31 Ağustos 2011 Çarşamba

kaçınılır risk-kaçınılmaz risk

bazı riskler vardır ki, yatırım yaparken aldığınız riskler sizin elinizde değildir. örneğin beklentisi yüksek iyi bir firmayı alırsınız, temeli ve tekniği mükemmeldir, yıllardır temettü dağıtmıştır, patron müdahale etmemektedir ve saygı gören bir kağıtdır.
sabah uyandığınızda gece yıldırım düşmesi sonucu kağıt deposunun alev aldığını ve fabrikanın yanıp küle olduğunu öğrenirsiniz.
elbette yatırım yaparken bu ihtimalleri de göze almanız gerekebilir. fakat bu risk sizin elinizde değildir ve batak değilse hiçbir patron da ekmek kapısının yanmasını istemez, sizden önce o kaybedecektir çünkü.
işte bu kaçınılmaz bir risktir. depremler, doğal afetler, beklenmedik küresel bir krizin aniden baş göstermesi, ülke riskleri vs.

ama bazı riskler de vardır ki bu tamamen sizin elinizdedir. örneğin gözaltı pazarında duran, iflas etmek üzere olan bir firmayı gözünüzü hırs bürüyerek alabilir, sonra da bir başka firmanın o firmayı satın alarak iflastan ve tüm borçlarından kurtulmasını bekleyebilirsiniz.
eğer bu gerçekleşirse 10 katı para kazanabilirsiniz.
ve lakin aldığınız risk paranızın tamamını kaybetme ihtimalidir, aslında ihtimalden öte resmen bile bile ateşe atmaktır.
kaçınılır riskleri göz göre göre almak yatırımcının tercihindedir.
sonra tahta kapandığında spk'ya beddua ederse, patrona küfür ederse hiç göz yaşlarına falan aldırış etmeden alacağınız dersi alın ve kendi işinize bakın.
bu gibi arkadaşlara üzülmek için zamanımız maalesef yok.
Allah yardımcın olsun demeniz kafidir.

eylül-ekim dönemi ve piyasalar

şimdi, eylül'de neler olacak bakalım mı birlikte?
* ilk yarısına kadar ağustos ayının gerçekleşme verileri açıklanacak. özellikle abd'den gelecek veriler olumlu mu, olumsuz mu olacak?
* ilk hafta başkan obama istihdam paketini açıklayacak.
* bir çok avrupa ülkeleri geri ödemeler yapacak, bunun için ortam tekrar borçlanmak için uygun olacak mı?
ayrıca ekim ayında bir çok ekonomik göstergelerin bozulma ihtimali var, mevsimsellik etkisinden dolayı.

evet, fed'den gelecek açıklamalar piyasaları tatmin etmezse; avrupa'dan gelecek mesajlar beklenileni vermezse; açıklanacak veriler ekseriyetle olumsuz olursa bu durumda biliniz ki ağustos ayının ilk haftalarında yaşadığımız sert satış dalgasının benzeriyle karşılaşacağız demektir.
eğer tüm bunların aksine, piyasalara umut dolu haberler sağanağı yaparsa bu sefer de kayıpşar telafi edilmeye çalışılacaktır.

sizler hangi beklentiyle hareket ediyorsunuz, işte strateji burada ortaya çıkar. çünkü biliyoruz ki her yeni yükseliş dalgasını satış fırsatı görenlerle, her düşüş dalgasını alım fırsatı görenler arasındaki rekabet hala devam ediyor. her ne kadar ilk grup daha etkin görünse de.

bu yüzden stratejinizi buna göre gözden geçirmekte fayda var.
olumsuz yatırımcılar, yükseliş dalgasını fırsat görüp portföyünü boşaltarak daha diplerden alım için pusuya yatabilirler. mesela bu bir strateji. tam tersi de doğrudur...

küresel banka sermaye artırımları

o halde şunu söyleyelim. küresel anlamda bankaların piyasa değerleri defter değerlerinin neredeyse 1/3'üne kadar düşmüş durumda.
bu iki şekilde açılır. ya banka hisselerine alım gelecek ve normal değerine ulaşacaklar, en azından defter değerlerine.
yahut da bankalar sermaye artırımına gitmek zorunda kalacaklar.
şu an için avrupa bunun üzerine kafa yoruyor.
bedelli yahut bedelsiz. kanlı ya da kansız. orasını bilemem...

banka hisseleri/küresel borsa çöküş ilişkisi

ne demiştik?
krizler bankaların gediklerinin kapatılmasıyla sonlandırılmaya çalışılmıştı.
yani küresel krizi banka ve finans kurumlarının berbat durumu yaratmıştı.

peki bu güven bunalımı bitti mi? hayır... dünyada eğer hisse senedi piyasaları çöküyorsa bunun bir numaralı nedeni banka hisselerinden toplu kaçıştır. çünkü bu sorun hala devam edeceğe benziyor. kötü durumdaki bankalar daha büyük bankalara bağlandığında bu iyi ve büyük bankaların da (bofa gibi) finansal yapısını berbat derecede etkiledi.

işte yatırımcılar bu gerçeği gördü. yalnızca türkiye'de değil, bir çok ülkede banka hisseleri lokomotif görevi görmekte. o halde şunları dikkate alalım:

1) piyasalar nasıl ki banka hisseleriyle çöktüyse yine onlarla ralliye geçebilirler. o halde ilk düşen ve yükselen banka hisseleri olacaktır. (küresel çapta) bu durumda güven sorunu aşılıncaya dek banka hisselerinden uzak durmak mantıklı.
2) mali yapıları çok kuvvetli olan bankalar da bu panikten nasibini almakta ve defter değerlerinin çok altına inmektedirler. bu aslında bir fırsat kapısıdır. bu bankalar takip edilip, yeni bir fırsat için pusuda beklenmelidir.

krizin yeni boyutu.

2008 krizini neden yaşadık?
likidite sorunu yüzünden. tıpkı 2001 türkiye krizinde olduğu gibi öyle çok güven bunalımı yaşandı ki, bankalar kendi aralarında borç vermemeye başladı ve sonrasında çöküşler gerçekleşti.
peki 2001'de türkiye ne yaptı. demirbank gibi çok hazin batış öyküleri olan ve yabancı bankalar türkiye'ye gelsin diye onlara peşkeş çekilenler hariç (ki öyle vatanı satıyorlar, topraklarımız peşkeş çekiliyor teranelerini atan bir adam değilimdir. imf hepimizin kanını emdi gibisinden popülist söylemlere de yer vermem düşünce dünyamda. hiçbir şey anlatıldığı gibi değil. ama bu konuda eşekş çekildi diyorsam bir bildiğim vardır.) sermayesi bozuk, kendi şirketlerine kredi aktararak üçkağıtçılık yapan değersiz tüm bankaların batmasına izin verdi. güçlü bir mali yapı kuruldu, 2008 krizi de bir şekilde atlatıldı.
abd ne yaptı? bankaları kendi kurtartı, bir kaçı hariç batmasına izin vermedi. şimdi ne oldu peki? tekrar dip ihtimali...

bakınız ilk kriz likidite sorunuydu. hükümetler bankaları fonladı ve konu kapandı. (türkiye'nin yıllar önce yaptığı hataları, beceriksizliği, yoksulluğu aynen avrupa ve abd yapıyor. o yüzden de onlar itibarını kaybederken biz itibar kazanıyoruz. ayrıca avrupa kanadında feci derecede lider eksiği hissediliyor. tüm hareketleri bizdeki koalisyon dönemlerini hatırlatıyor)
peki şimdiki kriz ne? hükümetler bankaları fonlayalım derken o kadar büyük kamu açığı oluşturdular ki şimdi bunu kapatamıyorlar. ilk krizi para basarak aşan ülkelerin elinde şimdi hangi koz var?
büyümek dışında sıfır...
işte büyüme gerçekleşmezse o zaman çöküşler başlayacak.
çünkü büyüme olmazsa bu delikler kapanmayacak.
küresel durgunluk riski o yüzden bu kadar korkutucu... 

altın

altın için yükselişler kimi zaman mevsimsel kimi zaman da spekülatif olabiliyor.
yalnız bu seneki yükselişleri her ikisiyle de karıştırmamak lazım. bu yükselişe balon dersek o zaman dünyadaki korku, panik, endişe halini ve durgunluk riskini göz ardı etmiş oluruz. altın şu an ülkelerin ve hatta büyük yatırımcıların ve hatta hatta bireysel yatırımcıların büyük çöküş beklentisi nedeniyle paralarının değerini korumak için sığındıkları güvenilir bir liman.

ancak her yükselişin mutlak surette düşüşleri olacaktır.

düşüş ise isviçre frankı'na benzer şartlarda gerçekleşecektir.
altının değerini yitirmesi için kanaatimce üç önemli koşul vardır:
1) krizdeki ülkeler borçlarını ödeyebilmek için ellerindeki altın stoğunu eritir ve likiditeye geçerlerse bu durumda piyasaya olan arz aratacağından ülke para birimlerinin değeri artar, altın düşüşe geçer. bunun için tonlarca miktardan bahsediyorum. (bu konuşuluyor)
2) yeni bir altın rezervi bulunur ve işlenerek piyasaya sürülürse. bu durumda da arz artacağından değerinde düşme olur.
3) dünyadaki küresel resesyon beklentilerinin aksine avrupa ve abd sorunların üzerine etkin bir şekilde gider, olumlu haberler bormbardımanına tutulur ve 2008 krizinin tamamen bittiğine dair sinyaller alırsak.

ki üçüncü şık en olası ancak ne zaman gelir yahut da yeni bir dip görmeden gelir mi bilemeyiz.

bu durumda altının düşüp artacağına dair beklentilerinizi yukarıdaki gelişmeleri göz önüne alarak belirleyebilirsiniz.

bunun için önemli sinyallerden birisi de riskli piyasalardır. eğer borsalar artıyor, ralliler görülüyorsa risk iştahı artıyor demektir, bu durumda da yine altın fiyatı düşebilir.

er ya da geç, bugün ya da bir yıl sonra 2000 dolarları şu an için zorlayan ve %33 değer kazanan, değerli metaller düzeyinde en uzun ralliye sahip olan altın 2500 doları da görebilir evet. ancak dediğim gibi bir gün gelecek ve çok sert düşüşlerle normale dönecektir.

bir not: türkiye'deki altın fiyatlarının yükseliş ve düşüşü salt yukarıdaki etkenlere bağlı değildir, bunun için doların fiyatı da çok önemlidir. türkiye'de altın fiyatlarının nasıl hesaplandığını bir ara paylaşayım sizinle.

isviçre frankı

doğrudur, güvenli liman arayışındaki bir çok yatırımcı altın ve isvçire frank'ına yönelmiştir.

ama unutulmaması gereken nokta, her balon er ya da geç patlar.
üstelik isviçre de ülke olarak bu durumdan oldukça rahatsız, çünkü rekabet güçleri ellerinden gittikçe kaymaktadır.
merkez bankası müdahale eder, yeni bir liman bulunur vs... ayrıntılarını birlikte göreceğiz.
ve lakin, bir gün o da normale dönecektir.

peki, bu ne zaman gerçekleşir?

zaten bunu tam olarak bilseydim, derhal forex'de yatırım yapar ve zengin olurdum. nitekim ben müneccim değilim. ama size şunu söyleyebilirim. dünyada ne zaman bir kaç tane daha olumlu haber gelir yahut da isviçre merkez bankası (bns) artık homurtularını iyice yükseltirse o zaman biliniz ki bir süre sonra sert düşüşler meydana gelecektir.

dolar

şunu söyleyelim.
bir ülkede fiyat istikrarının güvencesi mb'nin tekelindedir. mb'nin misyonu yani varolma sebebi de budur.
aynı şekilde elindeki diğer araçlarla bir çok alanda da aktif rol oynar.

size başçı'nın dolayısıyla mb'nin bir hedefinden söz edelim. bu tutanaklarda geçmektedir. doların bulunması gereken hedef seviye 1,60-1,68 tl civarlarıdır.
elbette piyasadaki bir çok etken bu hedeflerin defalarca revize edilmesine sebep olabilir.
ama siz şimdilik mb'nin bunun için çabaladığı gerçeğini ihmal etmeyin.

piyasalarda güven mekanizması

değerli dostlarım,
yatırım yapmanın sırrı nedir, ne zaman paramı riskli kabul edilen hisse senedi piyasalarında değerlendirmem gerekir, şu anki seviyeler dip midir diye soruyor olabilirsiniz.

eğer piyasalarda güven sorunu varsa, ucuz yeterince ucuz değildir.

dolayısıyla ne zaman yatırım yapacağınıza dair sır, ortamdaki güven seviyesidir, risk iştahının oranıdır.

beklenti

beklentiler bitmez.
jackson hole sempozyumu bitti, şimdi de gözlert qe3'ün eylül'de fed'den gelebilecek bir açıklamayla başlayabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
fiyatlar piyasalardaki tüm bilgileri yansıtır, doğrudur. er ya da geç yansıtacaktır da.
ancak şu da bir gerçek ki piyasalar iner ya da çıkar ve bunun için gerekli olan bilgi her an her durumda hazır ve nazırdır birilerinin elinde.
eğer boğa piyasası hakim olacaksa arşivdeki olumlu haberler, ayı piyasası direksiyonu devralacaksa olumsuz haberler gün yüzüne çıkarılır.


forex

daha önce paylaşımlarda bulunduğum hisse.net'de belirtmiştim. şu anki koşullarla forex piyasasında yatırım yapmak sadece çılgınlıktır. eğer bu piyasada yatırımcı olmaya karar vereceksem denetim altına girmesini beklerim demiştim.
nitekim bir yıldır beklediğim spk tebliği yayınlandı ve forex de artık diğer piyasalar gibi denetim altına alındı. bu güzel bir haber, en azından benim için. şimdi gönül rahatlığıyla hesabımı açtırabilir ve yatırımlarımı yapabilirim.

ancak... forex, hisse senedi yatırımcılığına benzemez. uzman değilseniz, ne yaptığınızı bilmiyorsanız lefewre'den size çok önemli ve dostane bir uyarı. kesinlikle uzak durmakta fayda var...

muhtemel analizler

bayramın telaşesi yavaş yavaş geçiyor.
vakit bulursak sıradaki analizlerimizi gozde, netas ve afmas için yapacağız.

bernanke-fed-mb

daha önce yapmış olduğumuz analizleri kısaca hatırlayıp, yorumlayalım.

* euro-bond için piyasaların gereksiz umutlandığını ve merkel-sarkozy toplantısından gereğinden fazla şey beklendiğini belirtmiş ve bunun da iyi olmadığını düşündüğümü açıklamıştım. nitekim kararlar pek de iyimserliğe lüzum olmadığını gösterdi, piyasalar umduğunu alamadıkları için bir kaç gün satış dalgası yemişti.
* bernanke'den qe3 açıklaması bekleyen piyasalar geçen cuma bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar. bu yüzden kısa süreli satış yediler. bununla birlikte amerikan verilerinin iyi gelmesi, fed'in ellerinde hala güçlü politikalar olduğunu belirtmesi şu anda yalancı bahar havası yaşatmakta, avrupa-asya ve abd'de. tam da burada imkb'nin şanssızlığını belirtelim. tüm piyasalar koordineli bir şekilde bu olumlu havanın tadını çıkarırken maalesef bizler bayram tatiline girdik. tam tatil bitti derken diğer piyasalarda kar satışları başlarsa hiç şaşırmam (tebessüm)
* para politikası kurulu'nun faizleri sembolik de olsa düşürebileceğini belirtmiştik. herhangi bir değişiklik olmadı. ve fakat faiz indirimlerinin devamının geleceğine dair sinyaller verilmiş oldu.

bayram tebriği

öncelikle tüm yatırımcı arkadaşların ramazan yahut şeker (siz görüş ve düşünce dünyanızda neyi tercih ediyorsanız) bayramının bol bereketli günler için hayırlara vesile olmasını en kalbi hislerimle temenni ediyorum.
inşallah tüm sıkıntılarınızın yok olacağı günlerin başlangıcı bu dönemle birlikte ivme kazanmış olur.
afiyette olanların ise sıhhatlerinin devamını dilerim.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

yorum, görüş, öneri

her türlü konuda (hisse, analiz, blog, tasarım, yeni internet sayfası vb) eleştiri ve önerilerinizi paylaşabilirsiniz. yayınlanmasını istemediğiniz şeyler olursa yorumunuzun altına bunu belirtirseniz okuduktan sonra yayınlamıyor ve siliyorum. merak etmeyin yaptığınız yorumlar ben onay ve yayınla tuşuna basmadan sayfada görünmüyor.

internet sayfası

arkadaşlar şimdilik bu blogda idare edelim. henüz tam olarak taslağını bile çok düşünmedim ama çok da komplike olmayan bir internet sayfası açmayı düşünüyorum. hem sizin sorular sorabileceğiniz alanlar olur, hem ben bilgi-analiz-haber gibi çeşitli kategorilerde düşüncelerimi aktarabilirim.
bu sayfa tasarım olarak iki ana başlıkta olacak. birincisi borsa-finans, ikincisi ise güncel-kültürel. ikincisi biraz daha eğlenceye dayalı bir paylaşım olacak, borsadan önce ilgilendiğim bazı şeyleri kapsayacak; denemeler vb gibi.
yine kar amacı gütmeyen bir oluşum olmasını arzuluyorum.

bu şekilde yaparak bütün enerjimi sahip olduğum hostinge verebilir, düşündüğüm bazı şeyleri gerçekleştirebilirim sanırım.

görüş ve önerileriniz olursa yorum yapabilirsiniz.

bayram haftası analizler ve sorular hk.

elde edeceğimiz boşluğu eksik analizlerimizi tamamlayarak, sorularınıza cevaplar arayarak dolduralım. sizler sorularınızı biriktirebilirsiniz, gelecek hafta çok fazla olmasa da vaktimiz olacaktır. ufak tefek sağlık sorunlarımı istirahat ederek tamamen giderebileceğimden, bayram haftasını atraksiyonu az bir şekilde değerlendirmeyi düşünüyorum. burayla biraz daha fazla ilgilenebileceğim sanırım.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

para politikası kurulu

ppk yarın faiz toplantısını yapıyor.
bekle-gör politikası da olabilir tabii ki ama ben sembolik de olsa politika faizinin bir miktar daha düşürülebileceğini öngörüyorum. aksi olursa da şaşırmam.
zaten merkez bankası dünyadaki durgunluk riskine karşı önlemleri önceden alacağı imajını bir kaç hafta önceden çizmişti.

QE3, tahvil alımı ve yükselişler

şu anda piyasalardaki bahar havasını amerikan merkez bankası fed başkanı bernanke'nin bu cuma gerçekleştirilecek jackson hole sempozyumunda yeni bir tahvil alımına dair yapacağı açıklama beklentisi oluşturuyor.
eğer bernanke bu konuda ümit vermek şöyle dursun, kesinlikle üçüncü bir para arzını düşünmüyoruz şeklinde beyanat verirse; o zaman her şey tersine dönebilir ve borsalar çıktığı gibi inip, her zamanki sıkışma alanlarına geri çekilebilir.

destek-direnç

borsa 55.000 puan seviyelerine çıktığında ve 50.000 puan seviyelerine düştüğünde dikkatli olmalı şu aşamalar. en azından yeni bir sıkışma alanı belirleyene kadar diyelim.
zira kar satışları ve tepki alımları hayli kendini belli ediyor bu seviyelerde.

döviz fiyatları ve imkb

döviz fiyatları arttıkça değeri tl olarak belirlenmiş hisse senetlerimizin de fiyatları kendiliğinden yabancı için ucuzluyor demektir. zira yabancının yurt dışındaki dolar geliri azalmıyorken, tl'ye karşı değer kazandığı için alacağı hisse sayısında ise artış söz konusu oluyor.
zaten bir de düşen fiyatlar mevcutken yabancının ne yapacağı daha da merak konusu oluyor. bunun anlamı şu: yabancı payı artarsa onlar da bu gerçeği görmüş demektir, hala artış söz konusu olmazsa demek ki fiyatların daha da alt seviyelerden alınabileceği beklentisi güncelliğini koruyordur.

yabancı sermaye ve ülke notu

yabancı sermaye artışında gözle görülür, takdire şayan bir artış henüz yok. ama bazı kıpırdanmalar var mı diye soracak olursak en azından bir hareketlilik var diyebiliyoruz. imkb'nin ralli mi yapacağı, dibi mi boylayacağına dair fikir verir mi? vermez...
takip etmekte fayda var.

son aylarda dış ticaret açığında ve kredi artışında bir yavaşlama ve büyüme verilerinde soğuma göze çarpıyor. türkiye'nin notunun yatırım yapılabilir seviyeye gelmesindeki en büyük engelin cari açık ve ekonomideki aşırı ısınma olduğunu bizzat bu notu verecek kuruluşlar tarafından dile getiriliyordu.
ama yukarıda bahsi geçen veriler bu şekilde iyimser gelmeye başlarsa bu durumda piyasalarda hiçbir zaman not artışı gerçekleşmese bile en azından artacağına dair bir beklenti oluşacaktır diye düşünüyorum.

bunun anlamı büyüktür. dünyada bir çok büyük ülkenin notu düşürülürken ya da negatif izlemeye alınırken, böylesi bir kaos ortamında türkiye'nin notunun yüsekltileceği düşüncesi, hele bir de yükseltilmesi diğer bir çok ülke ve yatırımcı için güvenilir liman olarak algılanmasına neden olur ve ellerinde nakit olup da ne yapacağına henüz karar verememiş yatırımcılar için sığınılacak bir istasyon gibi algılanmasını sağlar.

büyüme verileri

nasıl ki 2008 krizinde likit yokluğu paniğe yol açtıysa, şu anki panik dalgasını da olası bir resesyon yani durgunluk ihtimali yaratıyor.
dolayısıyla bugüne kadar gösterge ülkelerden (abd, almanya, fransa, ingiltere, çin vb) gelen büyüme verileri piyasaların yönünü gepten değiştirecek bir etki görünmezken, bugünlerde bu bilgiler daha hayati öneme sahip oldu.
zira dünyanın durgunluğa girip girmeyeceğini bu verilere bakarak anlamaya çalışıyor, analistler.

spor hisseleri

spor hisseleri, özellikle de bjkas ve fener şu aşamada ciddi manada kumar haline geldi.
öncelikle tff'nin küme düşürme kararı almaması, hiçbir takımı ileride düşürmeyeceği anlamına gelmez. ayrıca mahkeme sonucunun ne olacağını bilmiyoruz, kaldı ki uefa bizim federasyon kadar korkak davranmayabilir, umrunda bile olmaz eğer somut delillere ulaşırsa.
evet doğru çok para da kazanılabilir. ama bir hisse alırken çok kazanacaksınız ya da çok kaybedeceksiniz gibi iki seçenek arasında kalıyorsanız riskiniz kumar seviyesine çıkmış demektir.

şahsen benim stratejim, eğer tüm takımlar aklanır ve ben yükselişi kaçırırsam üzülmemek üzerinedir. yatırım yapacağım onlarca hisse daha var.
eğer küme düşme kararı alınırsa o hisseler sürünmeye başlar, işte o zaman ben de dibi gördüğümde bir gün yine eski seviyelerine geleceğini bildiğimden harçlık gibi biriktirmeye başlarım.

imkb ve bankalar

aslında size derinliği olmayan, amiyane ama yine de işe yarar küçük bir bilgi arz etmek isterim:
eğer borsanın yükseleceğini öngörüyorsanız, bu durumda banka hisselerinin de yükseleceğini öngörüyorsunuz demektir. tam tersi de doğru, daha da düşeceğini düşünüyorsanız banka hisselerinin de değer kaybedeceğini teoride varsaymışsınız demektir.
elbette bunun için üç-dört büyük bankayı baz almak daha doğru sonuç verecektir.
yatırım stratejilerinizde bu gerçeği de göz önünde bulundurunuz lütfen.

bu vesileyle herkese iyi bir hafta diliyorum.

18 Ağustos 2011 Perşembe

NOKIA OYJ (omx hesinki borsası) III-sonuç

rsi'ın aşırı satım bölgesi olan 30'un üzerine, 43 seviyelerine kendini attığını görüyoruz. kaldı ki buralarda yönünü tekrar 30'un altına mı yoksa 70'in üzerine mi çevireceğini ve bu iki alt-üst çizgiden hangisini kıracağını takip etmemiz gerekeek. ama şu da bir gerçek ki düşen fiyatlara tepki alımı gelmiştir bu da dip fiyat ile ilgili taban çalışmasını doğrular niteliktedir. yalnız rsi ile fiyat grafiği arasında uyumsuzluk gözlenmiştir. fiyatlar düşüş trendindeyken rsi küçük de olsa yükseliş trendine girmiş, trendin her an dönebileceğini göstermiştir. nitekim sonrasında nok1v için tepki alımları gelmiş.




macd ise 0'ın hemen altında. ayı piyasasının daha ağır bastığını, satıcıların alıcılardan daha iştahlı olduğunu gösteriyor olsa da bu durum, macd'yi dikkatle incelediğimizde 0'a doğru uzun zamandır tırmanışta olduğunu, buradan da aslında ayı piyasasının güç geçtikçe gücünü ve temposunu yitirdiğini anlıyoruz. ayrıca macd ile ifyat grafiği arasında bir uyuşmazlık var, bu da trendin döneceğini yani fiyatların bir miktar yukarıya gidebileceğini gösteriyor.







fiyatlar düşerken hacmin de düşüşe geçmesi, buna rağmen dipte hacmin artması ve fiyatlar yönünü kırarken hacmin de yükselmesi satıcıların iştahının azaldığını, buna rağmen alıcıların düşük fiyatlara tepki gösterdiğini gösteriyor. ancak son düşüşte hacmin artmış olması yatırımcıların hala korktuğunu ve en ufak bir geri gelmede panikleyebileceğine işaret ediyor olması handikap.









sonuç ve özet
değerli suomenlinna, görüldüğü gibi nokia toparlanmak için çırpınmakta. açıkçası temel analizi beklediğim kadar korkunç sonuçlar doğurmadı, tabloları felaket senaryolarını hatırlatır tarzda sinyaller vermiyor. oranları ise çok çok kötü değil. yeni n9 modeliyle tekrar eski günlerine dönmeye çalışıyor. hedeflerini ortaya koymuş, nerede hata yaptıklarını gören bir yönetim kokusu aldım sanki. ancak şunu da unutamak gerekir ki şirketi bu durumlara sürükleyen de aynı yönetim kadrosuydu.
oldukça akıllı davranarak maliyetinize yaklaşmış durumdasınız. teknik analiz nok1v'nin yukarı doğru bir miktar tırmanışa geçeceğini söylüyor. eğer avrupa'daki borsalarda son üç gündeki gibi bahar havası eserse nok1v bundan hemen nasiplenmeye çalışacaktır, alıcıları hazır. ancak endekste genel çökme olursa geri gelme konusunda da tereddüt etmeyecektir. ama sonuçta gelebileceği dip belli, daha aşağısı için de hakikaten küresel anlamda bir bunalımın ya da şirketten pis kokularn gelmesi lazım. her ikisi de olursa şaşırmam ama talihsizlik derim.
şimdi iki seçeneğiniz var. zararına çıkmak yerine bekler, birazcık karla, komisyon masraflarınızı da çıkararak satışa geçersiniz. sonra da elinizdeki sermaye ile uzun vadeli olmak ve ana trendi takip etmek kaydıyla türkiye borsasında, beklentili hisselerde değerlendirirsiniz. eğer gereken sabrı ve meşakkati gösterirseniz bu durumda o bahsettiğiniz hedefi büyütmenizi tavsiye ederim. çok daha güzel planlar yapabilirsiniz.
diğer ihtimal ise nok1v pozisyonunda kalmak ve yeni artışlardan nasiplenmek. türk piyasalarını tanımıyor ve ona güvenmiyorsanız bu seçeneği tercih edebilirsiniz. yahut da nakit pozisyonda kalabilirsiniz.
sizi bilmem ama ben olsaydım, nok1v'de yeni bir çıkış dalgasını bekledikten sonra karla kısa sürede çıkar, türk borsasında çok önemli bir kaç kağıtta pozisyon alır, sonra da ana trendi takip etmek koşuluyla bir gün hedeflediğim paraya kavuşana kadar sabırla beklerdim. teknoloji hissesinde uzun pozisyonda kalmanın çok manası yok, özellikle toparlanmaya çalışan ve hangi seviyelerden geldiği belli böyle bir firmada. tabii ki öyle atılımlar yapar, öyle işlere girişir ki bir anda geldiği zirveleri bile zorlar ileride bilemeyiz. burası borsa. ama bu riski almazdım ben, aynı derecede kazandırması mümkün ve de sağlam temelli başka kağıtlar varken üstelik.
çocuklarınızdan bahsetmiştiniz, Allah bağışlasın, kötü gün yüzü göstermesin onlara. ben de gözlerinden öpüyorum ikisinin de.
hedeflerinize ve arzularınıza en kısa sürede kavuşabilmeniz dileğiyle. bol kazançlar dilerim, nazar ve beladan uzak kalınız.
selamlar;

17 Ağustos 2011 Çarşamba

NOKIA OYJ (omx hesinki borsası) II

bazı şeyleri söylemek için müneccim olmak gerekmez. nokia'nın son iki yıllık grafiğini inceleyelim birlikte, üzerinde bir kaç basit trendi gösterdim, dikkat edilmesi gereken verileri de yuvarlak içinde işaretledim. tüm veriler helsinki borsasına göre alındı ve euro değerinden.
görüldüğü gibi hisse 31 mart 2010 zirvesinden sonra amansız bir düşüş trendine girmiş durumda. her ne olursa olsun kanallar her şeyi gösteriyor. trend çizgileriyle belirtmiş olduğum küçük tırmanışlar ise sadece cılız tepki alımlarından ibaret kalmış. hissede kendisini yukarı atacak en ufak bir güç emaresi görülmemiş sonuçta dip seviyelerine kadar düşmüş.



ikinci grafiğimizde ise sol tarafta 2001 yılından itibaren hissenin gelişimini görüyoruz. yine büyük bir dip yaptıktan sonra tekrar tarihi zirvesini zorlama çabaları ancak ikinci zirvenin birinci zirveyi yakalayamadan dönüş yapması büyük bir trend kırılımına işaret etmiş. aslında henüz apple cep telefonu  piyasasını çok zorlamadığı zamanlarda ve nokia'nın en şaşalı olduğu dönemlerde bile bir düşüş trendine girdiğini, daha sonra yeniden toparlandığını görüyoruz. ama ilk zirvesine yaklaştığı halde yakalayamayan nokia, ilk dibini ezici bir oranda geçerek ikinci dibiyle birlikte tarihi dibini yakalamış oldu. sağ tarafta ise bir aylık fiyat grafiğini görüyoruz. söz konusu alımların küresel panik sonrası yaşanan çöküşün ardından gelen tepki alımları olduğunu çıkarabiliyoruz. yalnız şu da bir gerçek ki tüm bu küresel çöküş esnasında nok1v 3,5 euro sınırına kadar geri çekilmiş ki, buradan da çok daha büyük çöküşler yaşanmazsa endekslerde, nok1v'nin tabanını belli ettiğini anlayabiliriz. yani herhangi bir iflas süreci gündeme gelmezse -ki kısa sürede pes edeceğe benzemiyor- sadece kendi iç dinamikleriyle bu seviyenin altına düşmesi sürpriz olur.


yine yandaki grafikte hissenin haftalık, aylık, üç aylık vs tüm değişimlerini tablo halinde inceleyerek grafiklerin ne demek istediğini daha iyi ve cebirsel olarak görebilirsiniz.


NOKIA OYJ (omx hesinki borsası) I

not:türk yatırımcıları ilgilendirmemektedir, analizimiz omx helsinki borsasında işlem gören nok1v hissesi için, finlandiya'daki bir yatırımcı arkadaşımızın sorusu üzerine yapılmaktadır.

bir zamanların efsane şirketi nokia'yı hepimiz biliyoruz. bir çoğumuzun elinden antensiz 3210 geçmiştir herhalde. ancak geçen süre içinde rakipleri görünümünü iyileştirirken, nokia bu teknolojik yarışta maalesef geride kaldı ve de çok zor durumlara düştü. zaten mayıs sonunda kendi satış tahminlerini bir kez daha düşürmesi bunun en büyük göstergelerinden biri. kaldı ki kanıta da ihtiyaç yok aslında. ve de dahası bir teknoloji şirketi. maalesef zaman zaman borsada en büyük darbeleri alan sektörde faaliyet gösteriyor.
tabi enteresan gelişmeler de olmuyor değil. mesela mart ayında goldman sachs nokia oyj hisseleri için al tavsiyesinde bulunmuş.
kuruluşu 1865 yılına kadar uzanacak kadar köklü bir şirket aslında.

şimdi gelir tablosunu inceleyelim. zaten ikinci çeyrek tabloyu da açıklayalı çok olmadı.
toplam 9,275 milyar euro net satış gerçkeleştirmiş. geçen sene aynı dilimde 10,003 ilk çeyrekte ise 10,399 milyar euroydu bu. yani yaklaşık %7 yıllık, ilk üç ayda ise %11 düşme var.
 bununla birlikte operasyon karı ilk çeyreğe göre %44, nakit ve diğer varlıkları ise %5 oranında düşmüş. ilk çeyreğe göre bu düşüş neredeyse %39
bu sadece nokia için geçerli üstelik, konsolide bilançoyu içeren diğer iştirakler navteq ile cihaz ve hizmetler bilançosu da aynı şekilde gerileme göstermiş. sadece nokia siemens networks iştirakı'nın karında %1233 gibi müthiş oranda bir kar gözüküyor ancak o da hepi topu 40 milyon euro. toplam katkısı çok küçük.
her zaman ilgimi çekmiş olan dipnotlara baktığımızda ise şöyle bir sonuç görüyoruz.
2011 ocak-temmuz arasında nokia toplam 19,674 milyar euro net satış yapmış. yine aynı dönemde hisse başına kazanç ise -0,01 euro olmuş, bir başka ifadeyle kayıp söz konusu...
özellikle başkanın yatırımcılara hitaben yazdığı mektubu okursanız gerek çin gerekse de avrupa'da stok aksiyonlarını aldıklarını, akıllı telefon piyasasına getirecekleri yeniliklerden çok umutlu olduklarını vurguluyor. bir de çift sim kartlı telefon projesinin yüz güldürdüğünü ifade ediyor.

şimdi nokia grubun hem ilk çeyreğe göre değişiminr, hem de geçen senenin ikinci çeyreğine göre yıllık değişimlerine bir de tablo halinde birlikte bakalım.

ne dersiniz, çok da iç açıcı bir tablo yok önümüzde değil mi? yukarıda bahsettiğim gerilemeleri bir kez de tablo halinde görebiliyoruz burada. dipnotta eurodaki dalgalanmadan dolayı net satışların etkilenmesinden yakınılması da enteresan. 2010'a göre gerçekleşen gerilemelerin bir nedenini de yatırımcılara ödenen temettü olarak göstermiş dipnotta.







ocak-haziran arası konsolide gelir tablosuna baktığımızda toplam 261 milyon euro zarar açıkladığını görüyoruz ki bunun büyük bir kısmı ilk yarıdaki karı da götüren ikinci çeyrekten geliyor.

bu dönemde toplam 3.710.057 adet hisse dolaşımda yer almış.

30 haziran 2011 tarihi itibariyle konolide bilançosunu incelediğimizde ise aşağıdaki izlenimleri elde ediyorum:
toplam 35,227 milyar euroluk varlıklarının 13,485 milyar eurosu dönen varlıklar, geriye kalan 11,742 milyar eurosu ise duan varlıklar. bu böylesine kritik durumdaki bir şirket için çok çok iyi. ama duran varlıklar arasında bizim bilançolarımızda şerefiye olarak adlandırdığımız miktar ise 5,612 milyar euro ki bu da neredeyse duran varlıklarının yarısına denk geliyor!
kısa vadeli yükümlülükleri ise uzun vadeli yükümlülüklerin neredeyse üç katı, işte bu çok da iştah açıcı bir haber değil.

toplam yükümlülüklerin, toplam varlıklara oranı %60,4. bu da borçlarının tamamını ödese bile elinde 40 birim varlığın kalacağını gösteriyor bize. yalnız stokları %6,14 oranında artmasına rağmen, harcamaların da %23,69 artması, buna rağmen operasyonlardan gelen nakitin %39,19 azalması iyi değil. ancak alacaklarının %8,70 düşmüş olması borç tahsilini yapabildiğini gösterir. cari oranın 1,4 olması da 2 ve üzeri beklentinin altında kalmış. asit test oranı ise kabul edilebilir sınır olan 1'dir.  






KONYA (VII-sonuç)

şimdi gelelim sonuç bölümüne, özete ve de doğal olarak sevgili yatırımcı minuscule için yatırım stratejilerini belirlemeye.

temel analizden anladığımız kadarıyla analizini yaptığımız şirket çimento sektöründe yıldız gibi parlayan firmalardan birisi, aynı sağlam yapısını sürdürmeye devam ederse de her geçen dönem payını artıracaktır. orta ve uzun vadede yatırım yapıp, sonuçlarını görene kadar bekleyebileceğimiz bir hisse. tek sorun ana trend ve endekste görülebilecek yeni bir dip. bu durumda geel seyre uyacaktır.

bununla birlikte salt teknik analiz yapan bir analist olsaydım bu kağıtta kar realizasyonu beklerdim. şimdilik hava tetikte bekle ve geri dönüş için hazır ol tadında kokuyor. bu durumda dönüşler ve buna ilaveten geleek panik satışlar pozisyon açmak için kullanılacak.
ayrıca nakitin tamamıyla değil her geri geliş ihtimali göz önünde bulundurularak alınacak kağıt.

amaç 2011 sonuna kadar gelebilecek olağanüstü genel kurul çağrısını kaçırmayarak, sermaye artırım ihtimalini göz önünde bulundurmak.
ayrıca kasım-aralık ayından itibaren genel kurul beklentisiyle gerçekleşecek en azından %50 üstü bir primi kaçırmamak. ilk etapta 300 tl daha sonra da geri dönüş yaptığı 375 tl seviyeleri hedefimiz. ayrıca genel kurul gündeminin açıklanmasına bir hafta kala satış yapılarak kar realizasyonu yapılacak. daha sonra genel kurul gündeminin açıklanması beklenerek gelebilecek bir temettü haberinden sonra oluşabilecek panik ve ümitsizlik satışlarında tekrar pozisyon açmak.

bunun için ağustos-eylül-ekim ve (kasım ortası) ayları portföyü artırmak için kullanacağımız kritik tarihler.
aralık-ocak-(şubat ortası) ayları yükselişin tırmanacağını bekleyeceğimiz zaman dilimi.
şubat ortası ve sonrası kar realizasyonun gerçekleşeceği kritik zaman dilimi.
mart başından itibaren yeniden pozisyona giriş için yeni fırsatları kollayacağımız zaman dilimi.

senaryo 1: mart başına kadar olağaüstü genel kurul kararıyla sermaye artırımı gerçekleşirse karda oturacak ve pozisyonu ikinci bir analize kadar uzun bir süre bozmayacağız.
senaryo2: ana trend aşağı yönlü kırılışını şiddetlendirir ve endekste çöküş başlarsa eldeki nakitle, ana destek seviyelerinde peyderpey ve küçük lotlar halinde alım yaparak hem hisse sayımızı artıracak hem de maliyetimizi düşüreceğiz.

bundan sonrası sabır, zaman ve de stratejiye bağlı olmaya, dikkate, kararlılığa bağlı.

yorulduk, birazcık sakinleşelim. hafif yüksek sesle dinlediğimde dinginlik veriyor bazen. buyrun, ben de isterim diyenlere küçük bir 17. yüzyıl nikriz peşrev tavsiye ediyorum. aşağıdaki bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

nikriz peşrev/musiki

selamlar;



KONYA (VI)

trend takip edici göstergelerden macd ile devam edelim. macd maalesef sıfırın altında. bu da ayı piyasasının gün geçtikçe güçlendiğini ifade etmektedir. arz-talep dengesi satıcılardan yana trend değiştirmektedir. yalnız tam da bu bölgede macd'nin trigger çizgisini (nokta nokta olan) yukarı doğru kesmesi teknik analiz kullanan sistemler için al sinyalinin doğmasına neden olmuştur. bu da yeni bir boğa trendinin başlayacağına dair umutları artırmıştır.






 bir diğer trend takip edici göstergemiz cci ile macd'yi teyit edip etmeyeceğimizi görelim ki, tek bir indikatörün doğurabileceği handikaplardan mümkün olduğu kadar koruyalım kendimizi. cci zaten genelde +100 ila -100 değerleri arasında salınan bir gösterge. bu seviyelerin altı ve üstü aşırı alım-satım bölgelerini gösterebilme yetisine de sahip olduğundan, dikkatli olmamız için bir neden doğuyor. ancak şu aşamada cci'ın son gelen alımlarla -100 bölgesinden çıkıp normal salınım bölgesine girdiğini görebiliyoruz. bu durumda fiyat ile indikatör grafiği arasında uyumsuzluk var mı diye bakmamız en iyisi. fiyatlar yeni bir zirve yaparken cci, bir önceki tepe noktasını geçemiyor mu? yahut da tersi söz konusu mu? şu an için grafikte böyle belirgin bir uyumsuzluk maalesef yok. ama piyasanın genel durumu hakkında bilgi veren cci'da tek dikkat edici detay +100'e yaklaşıyor olmasıdır. bu da bir süre uzak kalmak ve ters dönüşler için dikkat kesilmek anlamına gelir ki, tetikte olmakta fayda var.

son olarak piyasanın dinamiğini gösteren ve belirli bir sürede fiyatların % kaç değiştiğini ifade eden momentum'a bakalım ve sonuç bölümünde özetimizi yapıp, yatırım stratejimizi belirleyelim. bir defa fiyat grafiğiyle uyumsuzluk ibaresi göremiyoruz. halbuki en değerli işaretlerden biridir bu uyumsuzluklar. yalnız dibe yakın seviyelere gelmesi, yönünü yukarıya belirgin bir şekilde çevirmesiyle al sinyaline dönüşebilir, takip edilmelidir. şu aşamada trendin ivmesini koruduğunu momentumun yatay hareketinden çıkarabiliriz.dolayısıyla fiyatlardaki çıkış ivmesinin momentum ile teyit edilmemiş olması akıllarda soru işareti bırakmıştır.



KONYA (V)

aşırı alım-satım göstergelerinden rsi'a bakalım. gördüğünüz gibi kısa süre önce rsi<30'du ve bu da bize piyasanın satıcılarla boğulduğunu gösteriyordu. yani hisse açırı satım bölgesindeydi, dolayısıyla alımın gelmesi manidar olacaktı. nitekim tepki alımlarıyla birlikte aşırı satım bölgesinden çıkmış ve bize çok da fikir vermeyecek 30-70 sınırına girmiş. bundan sonra üst sınıra mı, alt sınıra mı gireceğini gözlemlememiz gerekecek. rsi>70 olduğunda ise sistem hissenin aşırı alım bölgesinde olduğunu söyleyecek bize. elbette bu sinyallerin tek başına gelmiş olması bizim elimizin derhal al-sat tuşuna gitmesi için başlı başına bir neden değildir. bir defa rsi gibi aşırı alım-satım indikatörleri trend yapan piyasalarda (özellikle de çöküş ve ralli zamanlarında) gereğinden fazla sinyal üretirler. yani piyasa kuvvetli bir eğimle düşüş trendindeyse rsi bir çok hisse için aşırı satım bölgesine ulaşacak ve al sinyali verecektir. halbuki ana trend çökmüştür ve hisselerin aşırı satım bölgesinde olduğunun ve hatta defter değerinden daha düşük fiyatla işlem gördüğünün hiçbir önemi yoktur. ayrıca indikatör ile fiyat grafiği arasında herhangi bir uyumsuzluk olmadığından şu aşamada bir trend dönüşünden bahsedemiyoruz.

 yine bir başka aşırı-alım satım bölgelerini tespit eden ve özellikle kısa vadede trade yapan yatırımcıların gözdesi olan stokastik ile rsi'ı teyit edebiliyor muyuz inceleyelim. stokastik'in %k'sı enteresan bir şekilde aşırı alım bölge sınırı olan 80-100 değerleri arasında. noktalı çizgiyle gösterilen %d ise onu takip ediyor. bu, yukarı trendin hızlandığını gösterir. özellikle her iki eğrinin de birbirlerini kestiği bölgede her an trend değişimi olabileceğini söyleyen ilk işaretlerdendir. fiyat artışı yarın da bu şekilde giderse kar realizasyonunun gelme ihtimali doğabilir.


KONYA (IV)

yavaş yavaş teknik analize giriş yapalım.

dikkat ederseniz konya aralık ayının başlarına kadar oldukça sakin günler geçirmişti. tabi bunda afyon'un bölünme sürecinde sermayenin bir süre orada bekletilmesi, hemen akabinde yüksek beklenti nedeniyle afyon'dan çıkan grubun aslan'a geçmesi etkili olmuştu. sıranın konya'ya gelmesi genel kurul kararı öncesi de beklentilerin satın alınmasına yetti. evet bu sene de konya için aralık ayından itibaren eğer endekste çöküş yaşanmazsa, küresel bir kriz nedeniyle ana trend yönünü aşağı doğru iyice kırar ve yeni dipler görmezsek başlayabileceğini düşünüyoruz. nitekim üç aylık süreç içerisinde gidip-gelmelerle birlikte bedelsiz beklentisi satın alınmaya başlanacaktır.
ancak bu sene çimento sektöründe en kuvvetli beklentinin golts ile birlikte konya olması, ayrıca afyon, brisa gibi kağıtlarla birlikte bedelsiz potansiyeli olan ve parmakla gösterilen firmalardan sayılması bu beklentinin daha önceden satın alınmasına neden olabilir.
hareketin aralık ayından önce başlayabilme ihtimali de göz önünde tutulmalıdır.
kanaatime göre sermaye artırımlarının olağanüstü genel kurul kararıyla alınması, olağan genel kurulda göstere göstere alınmasından çok daha mantıklı görünüyor. o yüzden mart ayını beklerken gelecek ay veya ekim ayında kap'a bir haber düşmeyeceğinin garantisini kimse veremez. bilakis, konya üç sene daha hiçbir artırım yapmayabilir, bunun da garantisini kimse veremez, sonuçta yine temettü kararıyla yetinmek zorunda kalabilir yatırımcılar.
dediğimiz gibi grafiğe baktığımızda aralık başıyla birlikte bir hareketlenmenin olduğunu, sadece bir aylık süreçte ise kağıdın %100 yaptığını, mar başına kadar artışın devam ettiğini görüyoruz. ve burada daha ilginç bir gelişmeye rastlıyoruz. aslı bundan sonra, yani genel kurula 3 hafta kalmışken artması gereken fiyatlar düşüşe geçmiş, bir anlamda kar realizasyonu gerçekleştirilerek daha sonra tekrar küçük yükselişlerle mal devredilmiştir. temettü sonrası kağıt tekrar tekrar düşüşe geçmiştir. bununla birlikte konya'da beklentinin yüksek olması bir daha dip fiyata gelmesini önlemiştir, bu da hisse için çok olumlu bir detaydır. geçtiğimiz haftaki çöküşte dahi konya geçen seneki başlangıç fiyatlarını görmemiştir. 

KONYA (III)

sektörden bir kaç firmayla birlikte inceleme yaptığımızda piyasa değerinin o kadar da az olmadığını görüyoruz. genelde pd/dd değerinin diğerlerinden yüksek olması piyasada hisse senetlerinin daha rağbet gördüğünü açıklamakla birlikte aynı zamanda daha fazla primlenmiş olduğunu da gösterir ki sonuçta beklentili olan bir hissede pek şaşırtıcı bir sonuç olmasa gerek bu. pd/dd oranının küçük olması ise her zaman için tercih nedenidir. tabii ki gidip de iflas sürecindeki bir hisseyi seçmemek koşuluyla. yine hisseler içinde dibinden en çok uzak olanın da konya olduğunu görebiliyoruz. f/k'nın yüksek olması da çok olumlu bir gelişme değil, hisselerin ne kadar karla satıldığını daha doğrusu ne kadar primlenmiş olduğunu da bize göstermekte. yine beklentisi olan sığ bir tahta için şaşırtmayacak derecede bir sonuç bu. betası 1, bu da ne riskli ne de değil olarak algılanmaya sebep oluyor. "fd" firma değerini simgeliyorsa "favök" ise faiz, amortisman, verg, öncesi kar demek. normalde oranın küçük olması daha evladır. konya'nın bu konuda fena olmadığını yine de bir mrdin kadar göz doldurmadığını söyleyebiliriz. "ns" ise net satışları sembolize ediyor, fd/ns oranının küçük çıkması evlayken konya'nın yine bu konuda biraz zayıf kaldığını görüyoruz. tabi karşılaştırılan firmalara göre mukayese değişecektir. yukarıdaki firmaları rastgele seçtim ama onda bile bir mantık vardı. mrdin gibi temettü vermesi, cmbtn gibi bedelsiz beklentisi vs. afyon ve aslan henüz sermaye artırımı yaptıklarından mukayeseye almadım. ama önemli olan firmanın durumu, bunu sadece bir fikir elde etmek için yapıyoruz sonuçta.
daha nesnel bir çalışmayı da aşağıda çimento sektöründeki tüm firmaları kapsayan bir tabloyla bulabilirsiniz, detaya inmesini seven yatırımcılar kolaylıkla yararlanabilirler. aynı zamanda sanayi sektörünün de küçük bir tablosunu ekledim.

KONYA (II)

temel analize girişelim.

sermaye: 4.873.440 tl

ilk çeyrek 6.934482 lira zarar açıklamıştı. 2010 12 aylık dönem karı ise 35.930.319 tl olmuştu. birkaç gün önce geçici vergi beyannamesi ekinde vergi dairesine sunduğu özet tabloyu kap'a duyurdu. oradan anladığımız kadarıyla ikinci çeyrekte 14.690.687 lira kar açıklamış. iyi bir rakam. ilk bakışta düzgün hazırlanmış gibi geldi göze. konya'nın bir çok şirkete göre en önemli özelliklerinden biri 2011 ilk çeyrekteki bilançoya göre dönen varlıkların, duran varlıklardan neredeyse 60 milyon tl daha fazla oluşu. kaldı ki 243 milyon dönen varlıkların neredeyse 150 milyon tl'ye yakını nakit ve nakit benzerleri. çok güzel. 50 milyon tl'si ise ticari alacaklar ancak elbette bunlardan ne kadarı tahsil edilemeyecek özellikte çek veya senetten oluşuyor, bilemeyiz. ama kısa vadeli oluşları çok önemli bir yer tutuyor.
kısa vadeli borçları 61 milyon civarında, uzun vadeli yükümlülükleri ise 14 milyon civarında. ancak şu da bir gerçek ki 2011 ilk çeyreğine göre her iki yükümlülüğünü de rahat bir şekilde karşılayabilecek bırakın fiziki, likit varlığı dahi mevcut. tüm varlıklarından daha büyük yükümlülüğü olan bir çok firmaya göre yalnızca nakit ve benzerlerinin tüm yükümlülüklerini karşılıyor olması bir üretim firması için ve özellikle şu koşullarda moral verici. elbette ikinci çeyrek bilançosu nasıl gelecek, birkaç gün sonra onu da ayrıntılı inceleriz.
dipnot kısmında belirtilen 10 milyon liralık net yabancı para pozisyonu da dikkatlerden kaçmıyor. özellikle dövizin arttığı şu son günlerde açıkta kalmak bir yana ikinci çeyrekte de şirket politikası gereği tutmaya devam etmişse bu da olumlu olarak firmaya yansımıştır.

yine geçen sene 1 tl nominal değerli hisseye isabet eden net %260,440 oranında (2,60440 tl/ad) temettü dağıtmıştı. ayrıca 2010 faaliyet raporuna göre: 15 milyon tl yatırım harcaması yaptığını (bu da yeni siparişlerin alınmasını ve sektörde büyümeyi öngördüğünü gösteriyor), satışların toplamda %20 arttığını, şirketin özkaynaklarının, yükümlülüklerinin toplamda 10 katı olduğunu görüyoruz! (şirket dilerse hiçbir dış finansmana gitmeden tüm borçlarını 10 defa ödeyebilir demek bu!)  ayrıca satışların %17'sinin ne kar olması da 50 milyon tona ulaşan sektörde %20'ye yakın karla çalıştığını gösteriyor. 

 zaten yandaki resimde görüleceği gibi küçük bir sektör analizi yaptığımızda türkiye'nin 2008 krizinden sonra yaptığı sıçramayı, inşaat alanındaki potansiyeli ve hemen sağda ticari hizmetler altında konya'nın bu pastadan ne kadar dilim aldığını, daha alabileceğini de fark edebiliyor olmamız lazım. elbette küresel çapta bir resesyonda inşaat sektörü çok hızlı etkilenecektir, elbette sektörde bir çok firma bulunmaktadır. bu gerçekleri de göz ardı edemeyiz sanırım. etmiyoruz da...

KONYA (I)


minuscule'un (benim için çok önemli birisi) ricası üzerine konya çimento için analizimize başlıyoruz.
konya geçmiş olağan genel kurulu toplantısını 24/03/2011 tarihinde şirket merkezinde gerçekleştirdi. önümüzdeki olağan genel kurul ise yine mart sonu gibi gerçekleştirilecek. son 10 yıldır sermaye artırımı gerçekleştirmediği için yüksek bedelsiz verme ihtimali var. bu aynı zamanda bedelli sermaye artırımına gitmeyeceği anlamına gelmiyor. bu durum her yıl genel kurula doğru yatırımcıların beklentilerinin artmasına neden oluyor. halbuki yönetim kurulunun herhangi bir zaman diliminde (gelecek ay ya da 5-6 ay sonra) genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırıp, sermaye artırım kararını onaya sunması da mümkün. yani sadece olağan genel kurul'da artırım kararı alınacak diye bir kural yok. ancak kayıtlı sermaye tavanı sistemine dahil değilse yönetim kurulu tek başına bu kararı alamaz, genel kurulun onayına sunmak zorundadır. işte bizler yatırımcıların bu beklentisini kendimiz beklentiye dönüştürecek ve beklentinin beklentisini satın alacağız. herkesin pozisyonlarını şiddetlendirdiği zirve noktasında da realizasyonu gerçekleştireceğiz.
analize başlamamızın ve minuscule'a yapılacak pozisyon tavsiyesinin sebebi de bu.

şimdi giriş yapalım:
konya çimento san.a.ş. /1954/konya (1 çimento fabrikası ve agrega tesisi, 18 hazır beton tesisi, 27 adet beton pompası ve 120 adet transmikserli araç filosu)
ortaklık: parcifim sa %81,88-konya ltd %1,46-diğer %16,66
faaliyet bölgeleri: iç anadolu ve akdeniz
kapasite: 2 milyon ton çimento, 1.5 milyon ton klinker

riskler : endeksin her yeni yükselişinde yabancı payı peyderpey azalıyor bu da yabancıların artışları pozisyonlarını kapatmak için fırsat olarak gördüğü ihtimalini kuvvetlendiriyor. ayrıca yeni bir geri geliş dalgası olabilir, bu da beklentili hisseler dahil tüm kağıtlarda düşüş demek. dolayısıyla önümüzdeki en büyük handikap ana trend.
avantaj: hissenin son panik dalgası neticesinde uygun fiyatlara gelerek alım fırsatı vermiş olması ve küçük yatırımcının bir çoğunun pozisyonunu boşaltması. tahta sahibi bu sırada payını artırmış olabilir. bu durum elini güçlendirecektir.

16 Ağustos 2011 Salı

merkel-sarkozy görüşmesi II

sadede gelelim, özet yapalım.
dediğim gibi özellikle avrupa'da sanki euro tahvil çıkacak da, avrupa'nın borç sorunu çözülecekmiş gibi bir hava yaratıldı son üç günde. o yüzden de borsalarda bahar havası oluştu. ben bu akşam ikili görüşme sonucu merkel'in oyalama taktiği güdeceğini, bu yönde olumlu algılanacak mesajlar vermeyeceğini, çözümün ortak tahvil olmadığını ancak destek vermeye devam edebileceklerine dair bir açıklama yapacağını düşünüyorum. bu da piyasaların beklediği haber olmayacak şüphesiz. o yüzden kar realizasyonuna gidilebilir. bunun imkb'ye de yansıması söz konusu olabilir ki, şu an hem dünkü yükselişin köpüğü hem de bu negatif beklenti alındığı için ekside olabilir endeksimiz. yandık-bittik diye bir durum yok, sadece yükselen fiyatları kaçırdık diyenler için birazcık daha geri gelme olabilir, üzülmeyin kaçırdık diye.

merkel-sarkozy görüşmesi I

neden piyasalarda bu yönde algılama oluştu, kim bu olumlu havayı pompaladı anlamadım ama sanki ikilinin görüşmesinden euro tahvili çıkarma kararı alacak da, bütün avrupa rahata kavuşacak gibi bir ortam oluştu. birazcık mantıklı olmak lazım, almanya'ın borçlanmak için ödediği faiz oranı, avrupa birliği ortalamasının yarısı kadar. bırakın kenar mahalle ülkelerini, 10 yıl vadeli italyan tahvili ile aynı yıl vadeli alman tahvili arasındaki faiz farkı 381 baz puan. ispanya ile almanya arasındaki fark ise 400 baz puan.
şimdi bu durumda, almanya ortak tahvil çıkararak kendisi yarı yarıya maliyetle borçlanmak dururken, diğer ülke risklerinin de içine katılarak belirleneceği euro tahvil için fazladan maliyete neden katlansın? üstelik ikinci çeyrekte sadece %0,1 büyümüş, şaka gibi...

amiyane açıklama: devlet tahvilleri konusuna basit bir açıklama getirelim. diyelim ki üç dört kişi aynı mahallenin bıçkın delikanlıları, aileleriyle yaşıyor. a kişisinin çok güzel bir işi var, iyi para kazanıyor, bakkala kasaba borcu az. sözünün eri, üstelik tasarrufları da mevcut. b kişisinin işi var ama sağa sola borcu çok, üstelik eskisi kadar güzel para kazanamıyor. c ve d ise manavın önünden bile geçemiyor, uçan kuşa borcu var, üstelik mevsimlik işlerde çalışıyorlar. siz de nakiti olan, iyi halli bir mahalle sakini olun. faizle borç para veriyorsunuz diyelim. yukarıdaki kişilerin hepsine aynı miktarda nakiti, aynı vadede ve faiz oranıyla verir misiniz? büyük ihtimalle a kişisine borç vermeye gönüllü bile olacaksınız, çünkü hem ödeyeceğini biliyorsunuz hem de içiniz rahat olacak. üstelik paranız da evde yastık altında kalmak yerine değerlenecek, faiziyle geri dönecek. o zaman a'ya 1 yıl vadeli, %2,5 faiz oranıyla para verirsiniz, karşılığında da senet alırsınız. ödemese bile mal varlığı var ve sizin de elinizde kapı gibi senet. b ise daha düne kadar standartları iyi olan biriydi, ancak içkiye kumara düşkündü.
paraları çarçur etti. ne yaparasınız? öncelikle borç verirsiniz, yastık altında durup da enflasyona kurban etmektense riski alırsınız ancak vadesini daha kısa tutmaya çalışırsınız. adamın ne yapacağı belli olmadığı için de faizi biraz yüksek tutarsınız, mesela %3,5. her ay ödeyeceği miktarı artırırsınız ki, riski bir an önce azaltabilesiniz. elinizde yine imzalı senedi var, az buçuk mal varlığı olduğunu biliyorsunuz. iş c ve d kişilerine geldiğinde her şey değişir. zaten borçlarına sadık değiller bir kere, büyük bir ihtimalle vakti geldiğinde senedi yeni bir senetle değiştirmek isteyecekler. ikincisi, ellerinde bu borcu ödeyecek nakit yok ve çok tasarruflu davranmak zorundalar. bir kere vadeyi kısa tutmasanız bile bir yıl için %5 faiz istersiniz.
ama şunu düşünün ki, bu dört kişi iş yapmak için aynı anda yanınıza geliyor. birlikte borç istiyorlar. a borcuna sadık, b de öder bir şekilde tamam ama c ve d ne olacak? ayrıca diğerleri destek vermez sıkı çalışmazsa a'nın tek başına bir şey yapamayacağını da biliyorsunuz. o zaman a'nın yanında diğerlerinin riskini de işin içine katarsınız ve hepsinin imzasının olduğu tek bir senede karşılık parayı verirsiniz. faiziniz de hepsinin ortalaması %4 olur.
halbuki a tek başına borçlanmaya gitse %2,5 faiz ödeyecekken, şimdi %4 ödeyecek. diğerleri ise bu işten karlı çıkacak.
işte buradaki a, almanya. diğer ülkeler ortak tahvil çıkarmak isterken almanya'nın karşı çıkması bu yüzden. aptal mı bu insanlar, başkalarının borcunu kendi vatandaşlarının sırtına yüklemek istesinler. bunu bir şartla yaparlar, euro'da dağılma riski olur, bundan da en çok kendilerinin zarar göreceğine inanırsa o zaman euro tahvile boyun eğerler. ama şimdi değil, imkansız.

euro tahvil çıkarmak, ortak para ve ortak pazar dışında mali disiplinin de tek çatı altına alınması demek ki yine bu durumda almanya diğer ülkeleri kambur gibi sırtında taşır. ab mevzuatına göre ülkeler ortak para birimini kullanmalarına rağmen devlet tahvilleri dolayısıyla borçları her ülkenin kendi sorumluluğundadır.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

el cevap

sual: METRO'yu incelerken grafikde üssel hareketli ortalamarı tercih ettiğinizi farkettim. Bu bir kişisel tercih midir acaba? Benim görebilidiğim kadarıyla daha çok ağırlıklı hareketli ortalamalar kullanılıyor, sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
 ağırlıklı hareketli ortalama (a.h.o.) seçilmesinin sebebi yakın geçmişte oluşmuş fiyat verilerine ağırlık veriyor olmasıdır. bu da duyarlılığı artırır. ana trendleri daha net belirlese de yeni fiyatlar baz alındığı için trendi biraz daha düzleştirerek yapar. genelde baz alınması ise yanlış bir uygulama değildir.
ancak metro için kişisel tercihimi kullandım çünkü basit ve ağırlıklı h.o. sadece hesaba dahil edilen süredeki verileri yansıtırken üssel h.o. yakın geçmiştekilere ağırlık vermekle beraber tüm mevcut veri noktalarını hesaba katar. üssel h.o. aynı zamanda basit ve ağırlıklı h.o.'nın bir çeşit sentezidir. 5 yıllık bir geriye dönüşte ve dip analizinde o yüzden üsseli seçtim.

sual: paragaranti sitesinde Gün1 için 9, Gün2 için 18 kullanmışsınız. İlk açılışta bu değerler geldiği için değiştirmeye gerek görmediniz mi yoksa bu gün aralıkları uygun olduğu için mi öylece bıraktınız?
 öncelikle sizlere herhangi bir grafik yayınlarken herkese açık kaynakları bilerek kullanıyorum ki, daha sonra dönüp bakmak isteyen faydalanabilsin, ayrıca kimi yatırımcıların kendi kendine "bu kadar parayı verip, böyle programlar satın alsam ben de teknik analiz yaparım" şeklinde düşünmelerini önlemek. aksi takdirde çok daha donanımlı programlar kullandığım olmuştur, ama bazı analizlerimi iş yerindeyken yapıyorum evde değil.
macd zaten özünde 12 ve 26 günlük periyotları kullanan bir gösterge. ama bunlar değişmez kanunlar değildir, amaca ve niyete göre değişebilir. siz periyotları ne kadar uzun tutarsanız o kadar daha doğru sinyaller alırsınız ancak bir o kadar da gecikmeli gelir bunlar. kısa tuttuğunuzdaysa sinyallerin fiyattan daha önce geldiğini görürsünüz fakat yanıltma payı daha çok söz konusu olacaktır. trade mi yapacaksınız, uzun vade mi? bu da seçeceğiniz periyodu belirler, kitaplarda yazanlar sadece simülasyonlarda en optimum sonucu verenlerdir, hepsi bu.
9-18 günlük bir üssel periyot seçerken çok da düşünmedim açıkçası. kitap kuralı değil, sadece üssel h.o. seçerken hem tüm verileri hesaba katmak istedim, hem de 1 yıllık orta vadeli sayılabilecek grafiğe kısa periyotlar uygulayarak bazı sinyallerin öncü olmasını arzu ettim. diğer göstergelerle nasıl olsa bunları teyit edecektim. ilk karşıma çıktıyla da bıraktım, o an için yaptığım analize göre önemli değildi.

sual: Paragaranti sitesindeki Pozitif İşlem Miktarı ve Negatif İşlem Miktarı OBV midir acaba? Sitedeki açıklamaları okudum ama emin olamadım.

obv'nin kendisi zaten yapılan işlemlerin yönüne göre hareket eden bir göstergedir. fiyattaki değişikliklerle işlem hacmini ilişkilendirmesi esasına dayanır.kağıt bir önceki güne göre yukarıda kapanırsa işlem hacmini pozitif, aşağıda kapanırsa da işlem hacmini negatif olarak kabul eder. süreç sırasında işlem hacmini toplayarak bunu gerçekleştirir.

sual: Şirketlerin 4-5 yıllık hisse fiyatlarını incelemek açısından acaba USD fiyatı TL'ye göre daha sağlıklı bir analiz imkanı vermez mi? TL'nin döviz karşısındaki dalgalanmaları uzun yıllara dayalı analizi etkiler mi?

hakikaten bu kadar ince düşünülüyorsa o zaman kompozit bazlı fiyat grafikleri kullanmanızı salık veririm. hatta daha da detaya önem veriliyorsa, enflasyondan arındırılmış verileri elde ederek analiz yaparsanız çok daha sağlıklı sonuçlar alırsınız. bunun için de commodity endeks sayılan altın bazında yahut da tüfe bazında ele alırsınız. metro'nun 5 yıllık grafiğini incelemede amacımız dibi bulup bulmamasıydı. eğer aşırı ayrıntıya yer verecek olsaydık tüm sermaye artırımları ve paya dönüştürülmek üzere kayda alınması istenen hisseleri de bir şekilde ayrı inceleyip, analizi tamamen sil baştan yapmamız gerekirdi. ve de asıl nedene gelelim. mynet finans herkese açık bir alan, ben de analizlerimi yaparken herkesin daha sonra girip kendi kendine kontrol edebileceği bu gibi imkanları kullanıyorum ve de ilgili sitede fiyatları dolar bazlı inceleme seçeneği yok. kendi enstrümanlarımı kullanırsam görünümde farklı grafiklerle karşılaşırsınız ancak temelde ne fark eder ki? sonuçta herkes kendi yorumunu katıyor ve ben analizlerimi yaparken her unsuru göz önünde bulunduruyorum merak etmeyin. 
ek not. dolar bazlı grafik sizi enflasyon riskinden korurken reel fiyatları tam anlamıyla yansıtmaz. ayrıca doların da enflasyona uğramadığını, diğer para birimleri karşısında sürekli değişim göstermediğini iddia edemezsiniz.

 

ayrıca buyrunuz, solda aynı dönem ve hisse senedi için hem tl hem de usd bazında grafikler bulunmakta. iki resim arasındaki 7 farkı söyleyiniz...














sual: METRO gibi göreceli olarak sığ ve patron kontrolündeki kağıtlarda tahta sahibi bize göstermek istediği resmi çizebilir değil mi? Yani biz grafiklerde hisse yükselecek diye okurken bir anda dibe çakılma ihtimali olabilir değil mi?
 kesinlikle çizdirir. istediği her türlü formasyonu çizdirir, size al-ya da sat sinyalini üretir. sizler salt bu tekniğe göre de işlem yapmaya kalkarsanız büyük sıkıntı yaşarsınız. ayrıca sadece teknik değil, bilançosuna da çok güvenemezsiniz. yine de grafikler her şeyi saklayamazlar, bazı ipuçları verirler detayları kaçırmayan kişilere. bu biraz da grafiği okuyanın yeti ve deneyimine bağlıdır.
metro için teknik analiz yapmamızın sebebi, bir analizin a'dan z'ye nasıl yapıldığına dair küçük bir ipucu vermekti. ayrıca her türlü analizi yapmakta hiçbir beis yok, körü körüne inanarak işlem yapmamak kaydıyla.


sanırım analizle ilgili yorumda belirtilen tüm sorulara yahut da eleştirilere cevap vermiş oldum.


iyi çalışmalar...

sorular ve cevaplar IV

soru: sıkça duyduğumuz "grafiklerde pozitif uyumsuzluk" ve "negatif uyumsuzluk" nedir?
 teknik analiz yaparken biliyorsunuz grafiğimizi -amacına göre değişir- basitçe iki kısımda inceleyebiliriz. birincisi fiyat bölümü. örneğin son bir yıllık seçeneğini işaretlemişsek, bugünden itibaren geçmiş bir yıllık periyodu karşımıza çıkarır. bunun için de yine genelde -amacına göre değişir- günlük alternatifini seçeriz. yani her günün sonundaki kapanışları baz alırsınız, grafikte gördüğünüz tüm çizgiler her bir günün seans sonu kapanış fiyatıdır. (al-sat için saatlik, yahut da daha uzun vadeler için haftalık-aylık seçmek; grafin geçmişe ne kadar dönük olmasını belirlemek, kapanış fiyatı değil de seans içindeki en yüksek fiyatın gelmesini istemek... işte bunların hepsi yatırımcının kullandığı programa göre optimize edebileceği şeyler.)
fiyat grafiğinin hemen altında ya da üstünde de indikatörümüz yani teknikg göstergemizin grafiği yer alır. hangi indikatörü kaç günlük ortalamayla seçmeniz tamamen size bağlıdır, burada da yatırımcının kendi tercihi ve deneyimi özenlidir.

 şimdi güzel bir örneğini bulduğum soldaki grafiği inceleyelim. üst kısımda momentum göstergesini, altta ise fiyatların gelişimini görüyorsunuz. momentum hissenin piyasadakş temposunu ölçen bir grafik. yani fiyatların artış-düşüş hızını ortaya çıkarır.şimdi hem indikatör hem de fiyat tarafındaki a ve b noktalarına bakalım. gördüğünüz gibi momentum yükseliş kanalındayken fiyatlar düşüş; momentum düşüş kanalına girmişken fiyatlar da yükseliş kanalında. yani fiyat grafiği ile indikatör arasında şiddetli uyumsuzluk var. bu tür uyumsuzluklar trend dönüşünün habercisidir, öncü sinyaller üretir. nitekim dikkat edildiği üzere, b noktasındaki uyumsuzluktan kısa bir süre sonra fiyatlardaki düşüş trendi sona ermiş ve 64 liralardan 80 liralara kadar tırmanışa geçmiş. yine a noktasındaki uyumsuzluk teyit edildikten sonra yükseliş trendindeki fiyatlar inişe geçmiş. işte bu uyumsuzlukları tespit eden akıllı yatırımcı bu hisse için zamanında pozisyon alabilir ve yine zamanında pozisyonunu kapatarak realizasyonunu karla kapatabilirdi.

umarım yardımcı olmuştur, çok fazla teknik terim kullanmadan açıklamaya çalıştım...






yabancı payı


görmek istediğimiz ideal görüntülerden birisi. imkb artarken dövizin ve altının düşmesi...










asya'da hava olumlu, amerikan borsaları artıya geçmiş durumda; avrupa borsalarına da üç aylık bir sert düşüşten sonra alıcılar gelmeye başlamış. imkb de bundan nasipleniyor, olumlu bir hava var. ancak piyasa değeri defter değerinin altına gelmiş firmalar dururken, yabancılar neden hala giriş yapmıyor ki? ne bekliyor onlar? bir daha girmemek ve piyasada çoğunluğu yerliye devretmek için hükümetin zoruyla ve alınan önlemlerle hadi çıkardınız diyelim ama sıcak paranın vergilendirme olmadan tekrar girişine nasıl mani olacaksınız. bu işte bir bit yeniği var, içim rahat değil. yabancı girmiyor...


hafta sonu anlizler hk

hafta sonu sözümüzü tuttuk, bir çok soruyu cevaplandırmaya çalıştık, analizlerimizi paylaştık. analizlerin uzun vakitler aldığını, borsanın bir tutku olduğunu, benim sizlerle aslında tutkumu paylaştığımı belirteyim. siz o grafiklere baktığınızda ne görüyorsunuz bilmiyorum ama bana bütün o sıkıcı veriler, grafikler, indikatörler çok kıymetli birer sanat eseriymiş de, ben onu ayağıma kadar getirilmiş galerilerde inceliyormuşum gibi geliyor.
ve'l hasıl kelam salt tüm kağıtları analiz etme çabasına girersem bunun için vaktim yetmez, zaten zahmetli bir iş. o yüzden peyderpey yetişmeye çalışıyorum, anlayış gösterirsiniz umarım.
siz yine istediğinizi, istediğiniz sıklıkta sormaya devam edin, yanıtını aynı gün alamadığınızda hayal kırıklığına uğramayın tek istediğim bu. kırık bir kalp bırakmak istemiyorum arkamdan.

siz şimdi biraz paylaşılan bu analizleri hazmedin, inceleyin. ben yine paylaşımlara devam edeceğim.

14 Ağustos 2011 Pazar

hisse açıklamalarına dair

eğer bir hisseye dair analiz yapacaksam o hissenin adını başlıkta ayrı olarak büyük harfle belirtirim. genelde de aynı başlıkla I, II, III şeklinde analiz devam eder. ancak aşağıdaki gibi sorular veya benzeri bir başlık altında belirttiklerim analiz yerine geçmez. kısa sürede göz atıp, kendimce bir takım piyasa verilerine göre yapmış olduğum yorumlardır hepsi de. lütfen bunu göz önünde bulundurunuz...

sorular ve cevaplar III

6) kiler'in gidişatı hakkında?
öncelikle ilgilenmediğim bir diğer kağıtlardan biri olduğunu söyleyebilirim. bu hisse hakkında söyleyeceğim diğer dipnot ise endeks kağıdı olduğu. yani değer kazanması endeksin toparlanmasına bağlı, aksi takdirde pozitif ayrışabileceğini düşünmüyorum. hee, dersiniz ki büyük bir haber gelir, satışı söz konusu olur vb o zaman gelişmelerin bahsettiğimiz gibi olmayacağı muhakkak.
bilmiyorum daha önce fark eden oldu mu ama hareketlerine dikkat ederseniz bizim ile çok benzer bir süreç yaşadı. şubatta arz olan hisse önce çok da beklenildiği gibi bir yukarı çıkış yapmadı, sonrasında ise aşağı salınıma başladı. endeksin genel görünümü bozulmadan önce düşüş trendine girmişti yani.
ne demek istediğimi yandaki bir yıllık fiyat grafiğine bakarak şimdi anlıyorsunuzdur sanırım. 2011 şubat ayında halka arz, sonrasında bir süre geri çekilme ve akabindeher iki hisse de %17-%20 arasındaki bir marjda değerlenme, hemen akabinde aynı düşüş trendi. kiler'in ikinci çeyrek bilançosu geldiğinde yeniden bir göz atmak lazım, özellikle toptan ticareti yapan ve hızlı tüketime ön ayak olan bir grubun duran varlıklarının dönen varlıklarına neredeyse yakın oluşu birazcık can sıkıyor gibi. ayrıca kısa vadeli yükümlülükleri de uzun vadeli borçlarının neredeyse iki katı. ve fakat nakit pozisyonu hiç de azımsanmayacak derecede. sermayesi çok sağlam, özsermayesi ise bu sermayeye göre o kadar parlak gözükmüyor. bizim ve kiler'de ileride bedelli sermaye artırımı olur mu bilmem ama bu konuda dikkatli olmak lazım. ayrıca beta'sına göre düşük risk grubunda hisse.
momentum'a göre düşüş temposu gücünü koruyor ama son gün bu tempoyu kaybedebileceğine dair sinyaller gelmeye başladı. yalnız kesin bir şey söylemek için henüz erken. rsi hissenin aşırı satım bölgesinde olduğunu doğruluyor ancak bölgeden çıkmak için yukarı hareketin başladığına dair yine erken sinyaller alıyorum. stokastik rsi'ı teyit ediyor, uyumsuzluk yok. macd de çok farklı bir şey söylemiyor aslında ancak düşüş trendini çok güçlü bir biçimde onaylıyor. cci ise macd ile çelişiyor, macd'nin kuvvetli sinyaline karşın düşüş trendinin bozulduğunu bizlere işaret ediyor. işlem hacmi özellikle düşüş trendinde aynı paralelde azalış gösterirken son gelen artışda biraz olsun artmış ama açıkçası son bir kaç gün için ne satımların ne de alımların çok da iştahlı olduğunu göstermiyor bu durum.
özetle, bu hisse endeksin toparlanması halinde yönün yukarı kırar. aksi takdirde her yer kırmızıyken pozitif ayrışacağını düşünmüyorum. ama örneğin eğer bir 7 tl maliyetiniz de varsa %40'a yakın zararla da çıkmak yerine kağıdın biraz toparlanmasını beklemek gerekiyor galiba. (endeks hakkıyla toparlanırsa zararı telafi edecektir, sert hareketler beklemeyelim. tek ihtimal son düşüşlerde patron dağılan hissesini toparladıysa ve tahtaya mutlak hakimse yukarı yönlü hareketi başlatabilir.) bir esems, dardl yerine kiler ya da bizim öneririm, ancak onca kağıt varken her ikisi de benim portföyüme dahil kağıtlar değil.



sorular ve cevaplar II

3) ana trend aşağı yönlü kırıldı diyebiliyor muyuz?
bunu söyleyebilmek zor. ancak ana trendin aşağı yönlü çok önce kırdığını görebiliyoruz. 72 bin direncini defalarca denemesine rağmen geçememesi ve hatta bir iki toparlanmadan sonra yanına bile yaklaşamayışı, bunun karşılığında her yeni zirvenin bir önceki deneme zirvesinden daha düşük kalması ve yabancının çıkmış olması bunu gösteriyor.
asıl önemli olan soru bu değil. önemli olan aşağı yönlü kırılmanın daha ne kadar devam edip etmeyecek olması? bunun için de yabancıların piyasaya girişlerini kontrol ediyoruz. onlar girecekler mi, yoksa yukarı yönlü düzeltmeler neticesinde gelecek olumsuz habererle kar realizasyonları yapılıp tekrar çakılacak mı piyasa? bunu bence biraz da yabancının tutumu belirleyecek. piyasay takip ediyoruz, şu an bir çok firmanın kendi hisselerini topladığını görüyoruz bu bizi biraz huysuzlandırıyor. yeni bir çıkış dalgasının öncesinde olabiliriz.

sizi çok fazla cezbeden bir hisse varsa/hisseyi tanıyorsanız ve korkunuzdan daha aşağı gitme ihtimalini de göze alarak pozisyon açamadığınızı söylüyorsanız o zaman küçük alımlara başlamayı, her geri gelişte lot sayınızı artırmayı, sürekli yeni alımlar çin nakit bulundurmayı düşünebilirsiniz.

4) kozaa'nın adı çok mu duyldu son günlerde?
sebeb elindeki nakit pozisyonu. yine döviz pozisyonu da fazla olan firmalardandı. son günlerdeki döviz artış kurunun olumlu yansıması bekleniyor. özellikle 2010/aralık dönemine göre son mali tabloda da görebildiğimiz üzere çok ani bir şekilde artırması çok isabetli bir karar olmuş, ayrıca da fazlasıyla manidar olmuş. ayrıca kozaa, bir altın maden işletmeciliği olan firma. düşünün ki altının fiyatı nerelere geldi. üstelik elinde öncesinde altın stoğu varsa hiçbir şey yapmadan sadece buradan bir getirisi olmuştur. hükümete yakın bir grup olduğu da kulaklara gelmekte. son bir yıllık dibinden henüz uzakta. endeksteki sert düşüşe ayak uydursa da çok da fazla eşlik etmediğini görüyoruz. iyi bilanço açklayabilir, son düşüşleri bahane edip zarar açıklayanlar kervanına katılmak istemezse. o bilançonun da etkisiyle yöünü endekse paralel olarak yukarı kırıp primlenebilir.

5)bizim toptan?
hiç ilgilenmediğim hisselerden. halka arzdan sonra beklenilen getiriyi bir türlü yakalayamadı. çok ağır ve yavaş adımlarla ilerledi hep. şu anda ise halka arz fiyatının da altında. tahtanın çıkışta spekülatif hareket ettiğini söyleyemem, ama zirveden sonra neredeyse değerinin yarısını kaybetti. kaldı ki bu düşüşün büyük kısmı endekste herhangi bir olumsuzluğa paralel olmadan, tek başına imkb'den negatif ayrışarak gerçekleşti. aslında perakende alanında müthiş, büyümeye devam ediyor. küresel bir durgunluk yaşanmazsa cirosunu her geçen gün de büyüteceğe benziyor. yalnız çıkışlarda ülker grubundan sert hareketler, her gün tavana giden artışlar beklemeyin. yükselişler genelde ılımlı, düşüşler ise piyasaya göre sert gerçekleşmekte. piyasa toparlanırken bizim'in ufak da olsa düşüşünü devam ettirmesi çok da sevindirici bir durum değil. benim yatırım kararlarım arasında yer almıyor bu hisse. ayrıca borsaya satış için kaydettirilecek 2 milyon hisse de güzel haber sayılmaz herhalde. momentum'a göre hissedeki düşüş, temposunu korusa da birazcık yavaşlama olabileceğine dair erken sinyaller var. macd düşüş trendini teyit ediyor, rsi aşırı satım bölgesinde. işlem hacmine bariz bir azalma var bu da satıcıların gönülsüzleştiğini gösteriyor. hisse endeksteki çöküşle beraber hareket eder bir süre daha, endeks toparlandığında ise küçük alımlar gelir, endeksteki getirinin altında olabilir ama.