27 Eylül 2011 Salı

YENİ DÖNEM


pazartesiden itibaren iş hayatında yeni bir döneme giriyorum, çok büyük sorumluluklar alıyorum. o yüzden bu bloğa gerektiği kadar emek veremeyebilirim, zaten son zamanlarda paylaşım sayım da düşmüştü. hatta günlerce bakamayabilirim de.

herhangi bir ihtiyaç halinde
lefewre@hotmail.com 
adresine istediğiniz soru, duyum, öneri, uyarı vb paylaşımlarınızı aktarabilirsiniz.
en azından mail kutumu kontrol ederim zaman zaman.

msn kullanmadığım için offline gözükürüm, o yüzden davetiniz kabul edilmedi şeklinde yanlış şeyler düşünmeyin lütfen.

fırsat bulursam yine belirtmek istediklerimi burada paylaşırım.

selamlar;

26 Eylül 2011 Pazartesi

yabancı payı

çok dikkatle takip edeceğiz yabancı payını. dibi bulan ve sonrasında yataya geçen bir grafik görüyoruz sanki. bu daha da dibe gitmeyeceğini ve yukarı yönlü bir çıkışın kesin habercisi olduğu anlamına gelmez illa ki. ancak yine de %63'lü seviyelere gözümüzü dikelim. yabancı sinsi sinsi mala giriyorsa, bizler de aksiyonumuzu önceden alalım. zamanında yakalayalım.

salınım ve kırılım

binlerce defa söyledim. yine söyleyeyim.

büyük ralliler sonrası aynı şiddetle düzeltmelere hazır olun. ani yükselişler sert düşüşlerle, sert düşüşler de aynı oran da ertesi günlerde gelecek alımlarla dengelenir. bu şekilde piyasa kendisine sıkışma alanı belirler ve salınım yapar.
trade için en uygun piyasa budur.
ancak bir yerde kırılım gerçekleşecek ve endeks ya yukarı yönlü patlayacak yahut da tüm destek noktalarını yok ederek çökecektir.

eylül ayı güven endeksi

hizmet sektörüne olan güven bir önceki aya göre %1 artmış.
perakende ticaret %2,8; inşaat %0,8 azalmış.

katmr

hisse fiyatının başlangıçta düşük arz edildiği malumdu.
kısa vadeli bir kağıt değildir, dış operasyonlara açıksa da patronun müdahil olmadığını düşünüyorum.
ayrıca siparişlere yetişemediğini, uzun vadede geleceğinin oldukça parlak bir firma olduğunu da bizzatihi biliyorum.
işlerinin maşallahı var.
uzun vadeli yatırım stratejilerinde, yatırımcısını sıkıntıya sokmadan kazandırabilecek bir hisse gibi geliyor benim gözüme.
sadece küçük bir reel analizle bu sonuca vardım yoksa teme-teknik analiz yapmadım.

altın

altındaki düşüşleri peyderpey karşılıyorum.
acelem yok, şeytanı işlerime karıştırmaya niyetim de...

eleştiri ve cevap

değerli bir yatırımcı 20 eylül tarihli "soru ve cevaplar" yazıma aşağıdaki eleştiriyi yorum olarak göndermiş. sanırım yorumu yayınladım, eleştiri şu şekilde:

"Tüm bunları keşke herşey olup bittikten sonra değil de mesela not artırımı yapıldığı gün burda belirtseydiniz.Bizim içinde bir anlamı olurdu o zaman...!"


benim eleştriye yanıtım ise aşağıdaki gibi. diğer arkadaşların da lefewre'nin yöntemini bir kez daha anlayabilmesi için tekrar burada, ayrı başlık altında paylaşıyorum. şunu da belirtmek isterim. bana saygı kuralları çerçevesinde yönelttiğiniz her türlü eleştiriyi hoşuma gitse de- gitmese de yayınlıyorum.:
el cevap:

"değerli eleştiriniz için teşekkür ederim.

not artırımından günlerce önce burada 16 eylül'de yazdığım "yeni yatırım stratejisine dair..." başlıklı yazımı okursanız, orada kısaca şunları söylemiştim: italya beni kuşkulandırıyor (iki-üç gün sonra notu düşürüldü) sistemik risk midemi bulandırıyor (bir kaç gün sonra asya'nın özellikle avrupa'ya linleları kapayacağı haberleri gündeme güştü). dolayısıyla şu andan itibaren tüm ralliler portföyümün yarısını boşaltmam için birer bahane olacak, ben her çıkışı satış için fırsat kollayıp, altındaki düşüşleri karşılayacağım. boşalttığım kadarıyla da altın alacağım demiştim. (lütfen ilgili yazıyı bulunuz)
dolayısıyla not artırımının olduğu gün buraya apar-topar koşup gelmedim çünkü stratejim değişmemişti. hatta daha önce söylediğim gibi bu ralli benim için bahsettiğim fırsat demekti, satışa geçtim. şimdi aynı şeyi tekrar hatılatıp bakın satışa geçiyorum ha deyip gözünüze sokmak ne kadar doğru olur?
aksi olsaydı; beklenilen haber geldi, alıma geçiyorum diye revize ederdim stratejimi ki siz de bundan faydalanasınız. tl'deki not artışı beni kısa süreli heyecanlandırdığından herhangi bir yorum yapma gereği de duymadım çünkü dövizde bir artış yapılmamıştı, açıkçası zamanım da kısıtlı zaten, belki fırsatım olsa bunda bir gariplik var derdim.
o halde, eğer benim yazılarımı günlük takip ederseniz şikayet ettiğiniz uyarının daha önce kendi stratejim üzerinden yapıldığını anlayabilirdiniz.
ben hiçbir şeyi doğrudan söylemem.
ancak şunu da unutmayın ki bu bloğa ticari bir gözle bakmıyorum. o yüzden asli işimi bırakıp her an burada paylaşım yapma taahhdünde bulunamam. hiçbir zaman da bulunmadım.

yine de söylediğim gibi eleştriniz için teşekkür
ederim. selamlar;
lefewre"

lütfen bir hususu da unutmayınız.
eğer bu blogda her istediğiniz soruya cevap bulamıyorsanız bu biraz da sizlerin pasifliğinden meydana gelmektedir. bir kaç tane yorum yahut soru ya geliyor ya gelmiyor. istatistiklerde yüzlerce kişinin takip ettiğini görüyorum ancak katılım sıfır. bu koşullar altında ben de kendimce ve yine kendim üzerinden örnekler veriyorum. daha ne yapayım? her gün bakın ralli başladı satıyorum, bakın söylediğim gerçekleşti alıyorum diyemem ki. bunu bir defa görgüsüzlük olarak addederim. o yüzden şunu unutmayınız ki, sizler sadece izlemekle yetinirseniz o zaman sadece verdiklerimle de yetinmeyi bilmeniz gerekir.

23 Eylül 2011 Cuma

güncel yabancı takastaki bazı hisseler

ccola %93,55
tcell %90,20
halkb %84,48
tuprs %81,36
garan %76,47
ttkom %75,39kchol %74,08
bimas %61,18
isctr %60,28

sahol %56,89
...

devam ediyor bu liste...



düzeltme

her şey düzeltilir. piyasaların mantığı budur.
altın da düzeltilecek, dolar da, hisse senedi de.
tek mesele zaman...

şu çılgın yatırımcılar...

çılgın bir yatırımcı mısınız? çocuklarınızın geleceğine önem mi veriyorsunuz?
benim için 5-10 yılın önemi yok, emekliliğimde rahat edeyim, günü kurtarmaya çalışmak istemiyorum aynı zamanda yüksek riske de razıyım, denemekten zarar görmem mi diyorsunuz?

(yahu fark ettim de deterjan reklamı gibi slogan atmışım, "daha bitmedi kendi kendini temizleyen fanila da bedava!" deseymişim, tam olacakmış)

tabi sizi bilemem ama benim unutacak kadar param olsaydı ve çok değil en azından bir beş ve daha üstü yılı gözden çıkaracak olsaydım gider yunanistan'ın pul olmuş çok ama çok sağlam, batma riski minimum olabilecek bir iki hisse senedini belirler ona yatırım yapar, yıllarca beklerdim.

arkadaşlar, yunanistan batabilir. iflas eder, aç kalır, memurlarına maaşlarını bile ödemezler. bunlar bizim başımızdan defalarca geldi geçti. daha dünkü türkiye'nin küçük prototipi aslında. yaşananları biz defalarca tecrübe ettik. önünde sonunda kendine gelecek. belki euro'dan çıkacak, kamu mallarına el konulacak ama bir gün o da bunun bedelini ödeyip normal düzeen girecek. belki bankaları çok sağlam kuruluşların eline geçecek.

o yüzden herkesin kaçtığı bir ortamda pozisyon almak cesaret ister, yürek ister, her şeyden önce akıl-zeka-öngörü ister. tüm bunların toplamı ise para demektir. çok para.

imkb

mantaliteyi az çok anlamış olmanız lazım.
imkb kendisine yatay sıkışma alanı belirledi, gidip-geliyor. dalgalanma yani fiyat oynaklığı oldukça yüksek. önceki gün sert bir şekilde yükselen imkb sonraki gün düzeltmesini yaptı.
bu şekilde devam edecek. ta ki kararını verene dek. işte o zaman nihai noktaya göre hareket edecek. dip yahut zirve...

soru ve cevaplar

1) şirket analizleri olacak mı? uyum bizim ülker göltaş asuzu

eğer vakit bulabilirsem olacak. kendimle ilgili bazı gelişmeler olduğundan buradaki paylaşım süremde ve ayırdığım vakitte ciddi sıkıntılar oldu maalesef.

2) fed'in açıklamaları sonrası -söylenen şeyler bilinse de- dünya piyasaları neredeyse göçtü. Bizde not artırımı nedeni ile yükselen borsamız başladığı noktaya geri geldi. O günkü yükselişte alan kimki bugun satan kim? benim sorum bizleri ne bekliyor? ne yapalım?

bir defa not artırımının yatırım yapılabilir seviyeye çıkarıldığına dair yanlış kanı ile müthiş bir alım geldi borsalara. oysaki not artışı tl'de meydana gelmişti ve döviz cinsinden not artışı gerçekleştirilmemişti. küresel fonlar döviz cinsinden kredi notuna göre hareket ederler. daha sonra türkiye'nin ağzına bir parmak bal çalındığı anlaşıldı, ilk heyecan gitti haliyle.

fed'in kısa vadeli tahvillerden, uzun vadeli tahvillere geçişi ve hemen akabinde olumsuz bir çok açıklaması dolara olan talebi artırdı. iki tane işe yaramayan qe2'den sonra buçuk qe2 gelse ne olacaktı ki? üstelik hamlenin piyasaları rahatlatmaktan ziyade likiditenin reel sektörlere girmesi için yapıldığına dair izlenim de bunda rol oynadı.

sonuçta avrupa'da olumlu gelişmeler var mı? abd resesyon riskini yok etti mi?

ben söylemiştim, ralliler portföyümün yarısını boşaltmam ve altın'a geçmem için fırsattır demiştim. herkes mal alırken ben beklediğim fırsatı buldum ve borsa %6 artarken satışlarımın bir kısmını gerçekleştirdim. yarı yarıya dengeyi tutturmaya çalışacağım, acelem yok. durum bu şekilde devam ederse 2012'de tamamen boşaltabilirim. ancak bu benim kararım, siz kendi stratejinize yön verin bence.

bu kararla hem kendimi bir nebze güvence altına almış oluyor hem de hisse senedi piyasasından uzaklaşmamış oluyorum..


3) borsada ana trendin yukarı dogru olmasını icin nekadar bir sure öngörüyorsunuz?

ne zaman yabancılar da borsaya girer, her yükselişte yabancı payı gözle görülür biçimde artarsa o zaman işte küresel oyuncular da işin içine dahil oluyor demektir. bu durumda borsa tat vermese bile yavaş yavaş alıma geçerim. 

22 Eylül 2011 Perşembe

asya-avrupa

fransız bankaların başına gelenler ortada.
eğer asya, diğer avrupa bankaları'na da benzer tutumu göstermeye devam ederse panik büyür.

fatih projesi

sevgili kafein'in yorum kısmında belirttiği gibi milli eğitim bakanlığı öğrencilere bilgisayar, akıllı tahta vb cihazların dağıtımı işinde kesin kararını verirse bu konuda sektörde büyük bir hareketlenme olur. özellikle ihale pastasından pay alabilecek imkb şirketleri iyi primlenir.
ama bu ihale sonuçlanıp, siparişler teslim edildikten sonra değil şimdiden yatırım yapılarak değerlendirilebilecek bir spekülasyondur. yani beklentiyi satın almak gerekir, gerçeği değil...

not artışı üzerine

üzerinde çok durmayacağım. olup bitmiş şeyleri ilk defa haber veriyormuş gibi aktarmayı pek sevmiyorum. ama zaten ilgilenenler mutlaka dikkat etmiştir.
not artışı sadece tl'de oldu. küresel yatırımcılar sadece döviz cinsinden yatırım yapılabilir seviyeye dikkat ederler.
ancak görünümün pozitif olması ileride muhtemel bir artışın sinyalini vermektedir.
eğer büyük bir hata yapmazsak yahut da dünya büyük bir küresel resesyona girmezse bence döviz cinsinden artış konusunda da daha fazla direnemeyecekler ve yıl sonunda belki, yatırım yapılabilir seviyeye getirileceğiz diye düşünüyorum.
bu da imkb'ye oldukça olumlu yansır.

ben kar realizasyonlarının geleceğini düşünüyorum. o yüzden kar realizasyonu yapıp alttan alanlar kazançlı çıkabilirler.

16 Eylül 2011 Cuma

küresel yatırımcılara

avrupa birliği üye ülke borsalarında yatırım yapan arkadaşlar, sorunuzu şu şekilde yanıtlayabilirim.
ben olsaydım özellikle yüklü miktarda yunan tahvili taşıyan çok kuvvetli banka ve finans kurumlarını araştırırdım. daha sonra uzun vadede bu hisselerin düşüşüne yönelik yatırım kararları alırdım.
elbette sizlerin ne yapacağı kendi yatırım anlayışınıza kalmış...

YENİ YATIRIM STRATEJİSİNE DAİR...

amb'nin piyasalara dolar likiditesi sağlaması borsaları uçuracak.
benim şüphelerim ise artmakta. italya'nın ne olacağı hala belli değil. daha önce bahsettiğim sistemik risk nedeniyle bugünden itibaren ve önümüzdeki haftalar borsadaki her ralliyi değerlendirmeyi düşünüyorum.
portföyümün yarısını boşaltıp, altındaki düşüşleri karşılayacağım. fon değil, bizzat banka üzerinden sanal altın alacağım.
yedek klübesindeydim, sürekli sahaya girip çıkıyordum. şimdi bir ayağım tribünlerde, bir ayağım ise yedek klübesinde olsun. bekle-gör stratejisine ağırlık verelim. aklımdaki bazı kağıtlarda yatırım üslubumu korumayı da düşünüyorum.

kendi kendime sesli düşündüm...

13 Eylül 2011 Salı

TRGYO

bir hususu anlamıyorum.
hisselerinin geri alımı için 30 milyon liralık fon oluşturduklarını bangır bangır ilan ediyorlar.
iyi de bu neden yapılıyor? henüz fon kurulmamış bile, kamuoyuna açıklamak gibi bir zorunlulukları yok. ne diye bu denli açıklamalar yapılır ki? talep olsun, hissenin fiyatı yükselsin, daha pahalıya alsınlar diye mi?
hayırlısı olsun, ne diyelim.

SİSTEMİK RİSK

bir çoğunuz bu terimi duymamış olabilir. ama şu anki en büyük tehlikenin bu olduğunu biliniz.

genelde riskler sistematik risk (politik koşullar, sosyal yaşam vb müdahale şansı çok bulunmayan yahut kesin olarak öngörülemeyen gelişmeler. mesela arap baharı...) yahut sistematik olmayan risk (kredi riski, yönetim beceriksizlikleri vb kendi elinde olan riskler. mesele turkcell yönetim krizi) olarak ikiye ayrılır.

ve fakat şimdi her ikisini de bir kenara bırakalım. çünkü bölgeseldir, etki alanları sınırlıdır ve de gırla mevcuttur.

peki sistemik risk dediğimiz sorun neye işaret ediyor?


bir defa mali piyasalarda yaşanacak. sonra diğer mali piyasalara yayılacak. yetmeyecek diğer sistemlere de bulaşacak. bunun sonucunda sermaye hareketleri tehlikeye girecek.
kısacası bir çeşit finansal felaket.

sonrası basit. güven bunalımı, birbirlerine kredi musluklarını kapatan kuruluşlar, zayıfların birer birer çöküşü, orta hallilerin zayıfların çöküşünden kaynaklı çökmeye başlaması... sadece en güçlülerin ayakta kalacağı kriz...

işte dünya bu tehlikenin gölgesi altında. domino etkisi de bunu az çok tanımlayan bir tabir.

kiler ile ilgili özel durumu olan arkadaşlar

sizlere ayrıca bilgi vereceğim özelden.
sevgili aeo ve ipek özel mail adreslerinizi yorum olarak bana iletin lütfen.
selamlar;

2011-2012

eğer genel görünüm 2011 yılı sonuna kadar bu şekilde yeniçeri adımı gibi iki ileri bir geri- hatta bir ileri bir geri giderse 2012'ye girerken portföyün kalan kısmını da boşaltıp tamamen kısa vadeye odaklanır, altını takip etmeye başlarım.

global capital management

güya 350 milyon dolarlık hisse senedi fonu kurmayı düşünüyormuş.
sektörler de finanas, lojistik, perakende ve sağlık olabilirmiş.

araştırın, takip edin bakalım ne olacak...

kısa kısa ve al-sat üzerine

* obama istihdam paketini kongreye sundu. onay gelirse piyasa olumlu algılar bunu. alımlar gelir. kar realizasyonu da peşinden. reddedilirse satışlar gelir. tepki alımları da bir süre sonra peşinden. tradecilere duyurulur.
* çin gerçekten italyan tahvili alırsa, yukarıdaki senaryo yine gerçekleşir.
* yunanistan'a yardım paketi serbest bırakılıp-bırakılmaması yukarıdaki senaryoyu tekrarlatır.
* fransız bankalarının kredi notu teyit edilirse yukarıdaki senaryo tekrarlanır.


ben ne zaman al-sat yapacağım, nereden bileyim diyenlere duyurulur...

merkez bankası'nın son kararları?

zorunlu karşılıklar ile ilgili en son aldığı kararlar, bankacılık sisteminin daha düşük maliyetle tl likidite ihtiyacını karşılamasına imkan vermiştir.
karlılıklara bakalım.

çin-italya-yunanistan

çin güya diyormuş ki "ben birazcık italyan tahvili alayım"
e tabi bu piyasalarda bir nebze güven yaratacak ve olumlu algılanacaktır. çin de sonuçta -eğer haber doğruysa- kendi derdine düştü avrupa'yı kaybetse yaptığı devrimlerin önemi kalmayacak.
ama yunanistan da kafasını uzatıp her an "iki haftalık param kaldı" dediği an yine gerçeklerle bir nebze yüzleşeceğiz.
alıştık artık. dalgalanıp duracağız.

atac

zarar açıklamış, borsaya yeni girmiş, hedefi ne diye soracak olsan kaç kişi cevap verebilir?
ama neden bu kadar unutuldu ve kıyıda köşede kaldı bu hisse, madem girdiği fiyatta uyuyacak olsaydı?

hee tabi, burası borsa. sonuçta bir bedelli patlar ne olacağı belli olmaz.
kimse ama ben olumlu algılamıştım falan demesin.herkes kendi stratejisini kendi mantığına göre çizsin.
sorular, sorular...

tcell

12 ekim'de olağanüstü genel kurul toplantısı yapacağını açıkladı. yatırımcılarına duyurulur.
yönetim kurulu üye azil oylaması ve kar dağıtımı hakkında alınacak kararlar hisseye yön verebilir.

güne başlarken

güne başlarken yapmadığım şeylerden birisi, çeşitli internet sitelerinde haberleri çıkan "günün al-sat veren hisseleri" başlığına tıklamamak ve hangi hisseler olduğuna bakmamaktır...

12 Eylül 2011 Pazartesi

AFMAS

afmas ile ilgili analiz yapacaktım ancak bundan vazgeçtim.
çünkü analiz yapacak bir durum yok ortada. şu anda olumlu ya da olumsuz bir gelişmeye odaklanmış durumda. teknik-temel analiz yapsak ne olur, yapmasak ne olur?

öyküyü bilmeyenler için bir özet yapalım.

esas holding a.ş. ile mars sinema a.ş. birleşmek için yaptığı girişim tekelleşme kaygısı nedeniyle rekabet kurulu'ndan geri döndü ve sonrasında bu karara da itiraz edildi. son durum bu ayın sonunda belli olacak.
şimdi ben bu tarz kumar işlerini sevmem. rekabet kurulu izin verirse afmas hareketlenecek. en azından geldiği seviyelere çıkma ihtimali var. hatta şu anki seviyelerin üç katı bile telaffuz ediliyor.
ama rekabet kurulu nihai kararında ısrar ederse bu sefer de en büyük beklenti yalan olacak.
haa, ne kadar düşer? çok büyük çöküşler olmaz ama bir miktar geri geleceği belli.
ondan sonra belki üzerindeki baskı kalkmış olur, bilemeyiz.

ancak geçenlerde ertuğrul günay'ın çok olumsuz açıklamaları oldu bu birleşmeye dair. belki rekabet kurulu'ndan olumlu haber geleceğini duydu da tepki gösterdi belki sadece kişisel düşüncesini söyledi, emin olamayız. fakat hükümetin kültür bakanı bu düşüncesini söylediği halde rekabet kurulu hükümeti karşısına alır mı onu da zaman gösterecek.
dolayısıyla kumar oynamak isteyenler, kaybedecek çok bir şeyim yok diyenlerin denediği bir tahta.
sonu evet ya da hayır ile biten tahtalar beni ilgilendirmez. örneğin fener, küme düşerse bitti. düşmezse primlenecek.
eee, Allah aşkına başka tahta mı kalmadı borsada yatırım yapacak?
tabi, benzer tahtalarda akıllı olanlar için de müthiş fırsatlar var ama bu şekilde değil; yöntem bu değil.
mesela -tabi temennim bu değil ama- olur da yıl sonunda fener'in şike yaptığı açıklanır ve de küme düşerse herkesin ağladığı, tahtanın tarumar olduğu bir kağıtda nasıl pozisyon alınır, nasıl sabredilerek beklenir ve nasıl bir araba parası bir ev parası olur daha sonra; hep birlikte görürüz. en azından ben göstermeye hazırım.
fener küme düşmezse ve bunun üzerine bir de şampiyon olursa peki? e canım, bütün yatırımlarımı ona mı bağladım Allah aşkına. ondan da ekmek yiyen arkadaşlar adına seviniriz hepsi bu.

evet, sonuçta herkes kendi stratejisini istediği gibi belirleyebilir.

yunanistan ve yunan tahvilleri


yunanistan dünya finansal sistem üzerindeki en büyük tehdit. piyasalardakidalgalanmaların önemli bir kısmının da kaynağı aynı zamanda. 

                                              ***
basitçe bu durumu açıklamaya çalışalım. geçenlerde ülkelerin kredibilitesi borçluluklarını ve faiz oranlarını nasıl etkiler onun mantığını aktarmaya çalışmıştım, şimdi de bunun olası sonuçlarına değinelim:
aynı mahalledeyiz yine. kimimiz market işletiyor, bazısı kuyumcu, birileri de berber,  terzi.
kuyumcunun hali vakti yerinde, çalışkan ve ticaretten anlıyor. marketçi sabahları geç kalkıp, akşamları erken kapatsa da yine de ailesini çeviriyor. berberin eli işte gözü oynaşta, terzi ise yıllardır baba parasıyla dükkanı çevirmiş, şimdi ise peder vefat edince kendisini kumara vermiş.
bu mahallede herkesin tasarruflarını birbirlerine borç vererek değerlendirdiğini düşünelim. örneğin kuyumcu kazancının bir bölümünü diğerlerine faizler borç versin. güvenilirliğinden dolayı marketçiye 100 lira nakit parayı, bir yıl vade ile yıl sonunda 105 lira alarak borç kullandırıyor. karşılığında senet alıyor. berberin lakaytlığını az çok biliyor, o yüzden 100 lira parayı 6 ay vade ile 110 lira olarak; terziye ise fazla güvenmediğinden 100 lirayı 3 ay vade ve 115 lira karşılıkla veriyor. aynı zamanda bu esnaflardan yine senet alıyor.
aslında terzi ve berber sahtekarlık yapıp muhasebecisine bilançolarını güzel göstertmese ve herkese işlerin yolunda olduğunu söylemese kullandırtmayacak ama işin iç yüzünü tam bilemiyor. o yüzden şüphelerini  fazladan faiz ve kısa vade ile gidermeye çalışıyor. böylece parasını daha fazla garanti altına almaya çalışıyor. bu arada diğer esnaf da kendi arasında borç veriyor. mesela marketçi ben size biraz borç veririm ama daha fazla faiz ve kısa vade isterim diyebilir.
peki…

eğer terzinin gösterdiği bilançodaka tüm karların sahte olduğu belli olursa, aslında işlerinin düzgün gitmediği ortaya çıkarsa ne olur? kuyumcu, marketçi ve ona daha fazla borç vermek isteyen herkes bir defa vadeyi kısaltır ve faizi artırır değil mi? ama terzi yok kardeşim ben baş edemiyorum, iflas ettim derse ne olacak?
en çok senedi kimde varsa o sarsılacak. bir kere berber ona borç vermişse kendi durumundan dolayı sallantıya girecek, zaten rahat biriydi o da zor duruma düşecek. çünkü vakti geldiğinde senetlerinin karşılığını terziden alamayacak. alamazsa marketçiye borcunu ödemeyecek. kuyumcu hiçbirisinden tahsil yapmayacak ve zincirleme tüm mahalle borç krizine girecek.
bunların borcunu ödemesi için daha çok müşteri, satuış ve kara ihtiyaç varken bir de mahalle sakinleri güvenlerini yitirdiğinden ve bu dalaverelere sinirlendiğinden harcamalarını kesecek, borçların ödeme riski iyici ayyuka çıkacak.
kuyumcu dahi toptancısına borcunu ödemek için kendini gelen senet ödemelerine göre ayarlamıştı, bu sefer o da borcunu ertelemek isteyecek, belki mali durumu zayıflayacak.

işte ülkeler arasındaki ilişki de buna benziyor.
bugün bizim terzi kıvamındaki yunanistan'ın çıkardığı devlet tahvillerini (senet) en çok almanya-fransa (kuyumcu, marketçi) gibi ülkelerin bankaları sahip. tabi berber kıvamındaki italya, portekiz de var ortada. yunanistan borcunu ödeyemediğinde ve iflas açıkladığında tüm bu tahviller çöp olacak. devletler ya bankaları fonlamak zorunda kalacak ya da iflaslarına göz yumacak. fonlama yapsa bu sefer de açığı kapatmak için daha fazla büyümek zorundalar ama durgunluk-resesyon buna da izin  vermiyor.

                               ***

işte bu bağlamda fransız bankalarına dikkat edelim. yüklü miktarda yunan tahvili bulunduran agricole, societe gibilerinin kredi notu düşürülürse bu da piyasanın morallerini bozacaktır.

9 Eylül 2011 Cuma

metro

bu blogda ilk yapmış olduğum hisse analiziydi sanırım metro. 13 ağustos'da başlamış ve 8 başlıkta inceleyerek bitirmişim.
0,64 tel ile başladığımız yolculuğumuzu bugün itibariyle 1 tl'nin üzerinde görüyoruz.
kar %65.
hedeğimiz %100 kar yapıp, 1,20 lira civarlarında aksiyonumuzu gözden geçirmekti.
şu aşamada gözlemimiz devam ediyor.
bu konuda gelen gizli yorumlardaki arkadaşlara da teşekkür ederim, kazançları bol olsun.
bakalım, hedef tuttuğunda duruma göre en azından yarısını boşaltıp kalan ile karda oturmaya devam edilebilir belki tarafımca.
elbette yatırım tavsiyesi değildi analizler. şu saatten sonra da dikaktli olmakta fayda var.

8 Eylül 2011 Perşembe

frank ve diğerleri

isviçre enteresan adımlar atıyor.
norveç ve isveç paraa birimlerine dikkat sevgili arbitrajcılar.

borsa nedir?

herkesin aynı anda kazanamayacağı bir oyun...
tarafınızı seçin.

istihdam paketi

eğer kongre 300 milyar dolarlık pakete taş koyarsa işte o zaman küçük çaplı bir kıyamet yaşanır piyasalarda.
ama bu da obama'nın elini güçlendirecektir, bunu göze alırlar mı bilemem.

geleneksel olmayan adımlar

fed dünyayı şaşırtabilecek mi, öğreneceğiz bakalım.

vergi borçlarını ödemeyenler

1 milyon TL ve üzerindeki vergi ve cezasını ödemeyen vergi borçluları

yukarıdaki listeye göz atarak, borsada yatırım yaptığınız firmaların yahut iştiraklarının olup olmadığını inceleyebilirsiniz.
bir çok fikir verir...

bir firma vergi borcunu bu listeye rağmen ödemiyorsa ya gerçekten yüzsüzdür yahut da büyük mali sıkıntıdadır.

7 Eylül 2011 Çarşamba

olumlu haberler

piyasalara bu kadar olumlu haberlerin ard arda pompalanması beni birazcık geriyor...

çekirdek enflasyon

ramazan ayı dolayısıyla artan tüfe'yi falan geçin.
ancak çekirdek enflasyon iki katına çıkmışsa ortada sorun var demektir. dünya resesyona girerse mb çok iyi bir iş yapmış olacak, alacağı önlemlerle.ama aniden iyimser hava oluşur, likidite akmaya başlarsa da büyük bir dert almış olacaklar.
tek sevindirici haber, hızlı kararlar alabilmeleri.
sorun ise kararlar hemen yansımıyor.

almanya anayasa mahkemesi

almanya kurtarma paketlerine destek veriyor, biliyorsunuz.
bunların hukuğa uygun olup olmadığı bugün yüksek mahkemede görüşülecek.
eğer olumsuz bir karar çıkarsa işleri parlamento yoluna koyana dek piyasalarda moraller feci bozulur.
olumlu bir karar çıkarsa da bir nebze daha moral bulunmuş olunur.

banka iflası

eğer ki avrupa'nın en büyük bankalarından birisi iflas ederse...
işte aranan tetik o olur.

euro

euro'nun geleceğine inanmıyorum, güvenmiyorum.
güvenemiyorum...

thyol

türk hava yolları marka değerini son beş yılda %400 artırmış.
köprülere varana kadar özelleştirme yolu açılan bir memlekette böylesi bir kurumun özelleştirme kapsamına alınmaması birazcık abesle iştigal.
önünde sonunda bu yönde bir adım atılacaktır. bu da hisselere yansır.

abd istihdam paketi

evet, abd'de seçim çalışmaları hızlanıyor sanırım.
başkan obama, yarın istihdam paketini açıklayacak. 300 milyar dolarlardan bahsediliyor.
eğer gerçekten tatmin edici bir açıklama olursa bu ve piyasalar iyi algılarsa kısa süreli ralliler gözükebilir.
gelişmekte olan ülkeler de bundan nasibini alabilir.
günlükçüler için de gün doğuyor elbette.

6 Eylül 2011 Salı

ağırlık artır


ben eğer küresel bir yatırımcı olsaydım elbette önceliğimi kendi yatırımlarıma verirdim.
mesela dört tane büyük bankayı birden devreye sokar, türkiye için ağırlık artır derdim. birazcık yabancı payını artırırdım. yatırımcıları borsaya çekerdim.
sonra fırtına  öncesi sessizliği yaşadığımız şu riskli günlerde bir nebze olsun malı devrederdim….

değerli yatırımcı dostlarım, dikkatli olunuz. acele etmeyiniz.bu endeks henüz 40 binli rakamların tadını doya doya çıkarmadı. sabırlı davranarak ve paniğe kapılmadan yatırım stratejilerini belirleyelim.

yalancı bahara hemen aldanmayalım. 

2 Eylül 2011 Cuma

yabancı payı ağustos son durum

görüldüğü gibi tablo iç açıcı değil. yabancı son düşüşlerin hiçbirisini alım fırsatı olarak görmemişe ve pozisyon açmamışa benziyor.



ilk önce grafiğimize bakalım ve 01 ağustos-01 eylül arası değişimlerimiz nasıl olmuş inceleyelim. yerli payı artarken (son düşüşleri alım fırsatı olarak görmüş) yabancı payının önce azalıp sonra da yataya bağladığına (azalış çöküş sırasındaki satışlardan) bağladığını görüyoruz. demek ki yabancıya göre henüz dip seviyelerde sayılmayız.








 şimdi bir de yukarıdaki grafiğin dayanak noktası olan verilere göz atalım. burada da sayısal bilgileri açık bir şekilde inceleyebiliriz.








bir defa şunu da peşinen belirteyim. yabancı pılını pırtısını toplayıp, ülkeyi  terk etmiş değil. sadece riskli sayılan hisse senedi piyasasından büyük bir çıkış sonrası yine türkiye sınırları içinde kalarak çok daha güvenli tahvil piyasalarını girmişlerdir. yani para aslında buradadır. bu da gelişmekte olan bir ülke sayılan türkiye'ye itimat edildiğini gösterir. şu da var ki yabancılar henüz riskli varlıklar için iştahını kabartmamışlar ki, girişler gerçekleşmemiştir.



sermaye artırımlarında son durum

aşağıdaki tabloda genel bir görünüm elde etmiş oluyoruz.


türkiye'nin en değerli markaları

brand finance'in çalışması tamamlanmış. buna göre ilk 10 şirket ve marka değerlerini biz de burada belirtelim...


citi: ağırlık artır & imkb

imkb sanırım bayram tatili sırasındaki dış piyasalarda sürdüğünü burada aktardığımız bahar havasından faydalanmaya çalışıyor. ya da acısını çıkarıyor diyelim.
tabi bunda citi'nin türk hisse senetleri için ağırlık artır tavsiyesi de etkili oluyor.
bakalım, keyfini sürecek mi? şu anda +%2,00-2,50 lerde seyrediyor.
ama şunu da unutmadan ilave edelim. abd tarım dışı istihdam verilerinin beklenenden daha kötü gelmesi beklentisi asya ve avrupa piyasalarında görünümü aşağı doğru çevirdi, yükselişler durdu. belirtmekte fayda var...

faiz indirimi ve ecb

faizler indirildiği sürece resesyon kaygısı ön planda demektir. tüketim canlandırılmaya çalışılıyordur, enflasyon riski ya yoktur ya da göz ardı ediliyordur. zaten durgunluğun söz konu olduğu bir piyasada enflasyondan değil, deflasyondan (talep yaratmak için fiyatların gerilemesi) bahsedebiliriz.
peki stagflasyon (durgunluk ile enflasyonun aynı anda yaşandığı durum ) riski sıfır mı? değil. zaten en kötüsü de bu olurdu herhalde...
düşünsenize tüm merkez bankalarının önceliği fiyat istikrarını sağlamakken, ekonomik canlanmayı gerçekleştirmek için faiz oranlarını silah olarak kullanıyorsunuz ama ekonomiyi canlandıramadığınız gibi fiyat istikrarını da yitiriyorsunuz. oh, oh... suyundan da koy.

neyse, biliyorsunuz avrupa merkez bankası (ecb) sürekli yeni bir faiz artırımı sinyali veriyordu. bakalım şimdi ne yapacak. sakın artırım beklerken indirime gitmesin? elbette nu elindeki politikaların durumuyla ilgili.
ama şunu da biliyoruz ki likidite gelişmiş ülkelerde bir faiz artırımı yaptığında derhal gelişmekte olan ülkeleri terk eder, oraya hücum eder, borsalar düşer, mevduatlar artardı. şimdi gelişmiş ülke bankalarına olan güvne yerle bir. imf'nin hazırladığı rapora göre elinde irlanda, belçika, portekiz, yunanistan gibi yağmur duasına çıkar gibi kredi duasına çıkan ülke tahvillerini elinde bulunduran euro bölgesi'nin riski 200 milyar euro. buyrun, buradan yakın.
bir de fiaz indirimi gerçekleşirse, bu riski hiç almazlar.
bu da gelişmekte olan ve de güven veren ülkelere yarar. sıcak para akışı hızlanır.

1 Eylül 2011 Perşembe

soru: bedelsiz beklentili hisselere aralık ayı gibi girmek gerekir diye bir klasik düşünce var, doğru buluyor musunuz?

aralık ayında kıpırdanmalar başlar şeklindeki basit tespitin temeli şuna dayanıyor: firmalar genelde yılın ilk çeyreğinden itibaren olağan genel kurul toplantılarını yaparlar ve bu toplantılarda sermaye artırımı kararı alınacağı beklentisiyle hisseler hareketlenir.
o yüzden hangi hisse ne zaman genel kurul yapacak, hangi aylarda hareketlenmeye başlamış (fiyat grafiğini inceleyebilirsiniz) küçük bir inceleme ile beklenti öncesi pozisyon alarak, beklenti gerçekleşmeden yani toplantı öncesi hisseden çıkan yatırımcıların kar elde ettiği gözlenmemiş değil.
zira firmalar genelde olağan genel kurul'da sermaye artırımı açıklamak yerine kayıtlı sermaye tavanına dahillerse konjoktürün uygun olduğu bir zaman diliminde yönetim kurulu kararıyla, kayıtlı sermaye tavanı'na dahil değilse genel kurulu daha sonra olağanüstü toplantıya çağırarak yapmayı tercih ederler.
hatta genel kurul tarihlerinden iki üç hafta önce genel kurul gündemi bir liste halinde kap'a duyurulur. burada yazan maddeler dışında hiçbir karar görüşülmez. o yüzden pozisyonları genel kurul öncesi değil de, bu gündem maddeleri açıklanmadan önce kapatan uyanık yatırımcılar da harekete geçerler.

elbette tamamen suç sayılan içeriden bilgi almak (insider trading) vasıtasıyla bazı şeyleri bilmiyorsanız bu durumda genel kurulda bir sermaye artırımı olmayacağı yahut da olacağı şeklinde kesin hüküm bildirmeniz de doğru değildir. her ikisi de olabilir zira...
biz sadece deneyim, gözlem ve mantıklı olanı bulmaya çalışıyoruz.

petkm

bakınız türkiye'nin petro kimya alanındaki dışa bağımlılığını azaltmak için (cari açıkla mücadele çerçevesinde) şu anki petkim'in büyüklüğünde yan tesisler kurarak ve kapasite artırarak bu konuda ürün çeşitliliğini artırmayı düşündüklerini söylüyorlar.
2020 yılı için büyük bir hedef konmuş.
tabi bu bir analiz değil ama çok uzun vadeli stratejilerde takip edilmemesi ve gözlenmemesi gereken firmalardan biri midir şimdi bu firma?
bence değildir.

faiz

daha düne kadar faiz artırarak sıcak parayı kendinden uzak tutmaya çalışan gelişmekte olan ülkeler nasıl oluyor da birer birer tüm ısınma ihtimalini göze alarak faiz indirim kararı uyguluyorlar?
brezilya da, %12,5 olan gösterge faizini %12'ye düşürmüş.
zannediyorlar ki merkez bankası kendi icat ediyor şu an uyguladığı politikaları. herkes birbirine göbekten bağlı halbuki.
gelişmekte olan ülkeler faiz indirmeye başlıyorsa demek ki durgunluk korkusu baş gösteriyor, halk tasarruf yapmak şöyle dursun harcamaya yönlendiriliyordur.

borsada şans faktörü

salt şansına güvenerek işlem yapan yatırımcıların yok olup gittiğini söylememe gerek var mı?
çünkü şans insanın yüzüne bir kaç defa gülse de daha sonra verdiklerini alarak her şeyi kendi lehine telafi etmesini bilir.
zaten borsa yalnızca şans üzerine kurulu olsaydı ben derhal terk ederdim bu alanı. şanssız biri olduğumdan değil, şansıma güvenerek geleceğimi ipotek altına almak istemediğimden...

bakınız küresel borsalarda ufak çaplı da olsa bir bahar havası yaşanıyor ama biz ramazan bayramı tatili dolayısıyla kapalıyız. hani küçük bir rüzgar da olsa arkamıza alabilirdik. trade imkanı sağlardı.
mesela 6 günlük küresel çöküş süresince biz bayram tatilinde olabilir, tüm piyasalar ilk şoku üzerinden attığında mesaiye henüz başlıyor olabilirdik. panik satışları bu denli olur muydu?
işte bu iki faktör de birer şans unsuru.

mesela gsray geçen sene o kadar kötü bir performans sergiledi ki, zamanında kupasını evine götürdüğü uefa'ya bile katılma şansı elde edemedi. eğer bu olsaydı klüp bilanço ve genel durumunu uefa kriterlerine göre ayarlaması gerekiyordu, bazı kararlar önceden alınabilirdi. ama şimdi bunun için bir yılı daha var. yatırımcılar açısından bir şanssızlık örneği daha.
haa, geçen sene şampiyon gsray olsaydı belki şu an şike kapsamında başı belada olan klüplerden biri olacaktı ve en azından şimdilik bu kadar rahat hareket edemeyecekti. bakın sizin için şanssızlık olan bir klüp için nasıl şans kapısı. bu sene belki bu kaostan şampiyon olarak çıkacak.

doğrudur, şans da bir nebze etkiler tercihlerimiz. ama sabır şanssızlığın önümüze koyduğu olumsuzluklara gideren antibiyotik özelliğindedir. durum aleyhteyken lehe çevirilebilir. önemli olan usanıp, pes etmemek.

gözünüz ana trendde olsun...

31 Ağustos 2011 Çarşamba

kaçınılır risk-kaçınılmaz risk

bazı riskler vardır ki, yatırım yaparken aldığınız riskler sizin elinizde değildir. örneğin beklentisi yüksek iyi bir firmayı alırsınız, temeli ve tekniği mükemmeldir, yıllardır temettü dağıtmıştır, patron müdahale etmemektedir ve saygı gören bir kağıtdır.
sabah uyandığınızda gece yıldırım düşmesi sonucu kağıt deposunun alev aldığını ve fabrikanın yanıp küle olduğunu öğrenirsiniz.
elbette yatırım yaparken bu ihtimalleri de göze almanız gerekebilir. fakat bu risk sizin elinizde değildir ve batak değilse hiçbir patron da ekmek kapısının yanmasını istemez, sizden önce o kaybedecektir çünkü.
işte bu kaçınılmaz bir risktir. depremler, doğal afetler, beklenmedik küresel bir krizin aniden baş göstermesi, ülke riskleri vs.

ama bazı riskler de vardır ki bu tamamen sizin elinizdedir. örneğin gözaltı pazarında duran, iflas etmek üzere olan bir firmayı gözünüzü hırs bürüyerek alabilir, sonra da bir başka firmanın o firmayı satın alarak iflastan ve tüm borçlarından kurtulmasını bekleyebilirsiniz.
eğer bu gerçekleşirse 10 katı para kazanabilirsiniz.
ve lakin aldığınız risk paranızın tamamını kaybetme ihtimalidir, aslında ihtimalden öte resmen bile bile ateşe atmaktır.
kaçınılır riskleri göz göre göre almak yatırımcının tercihindedir.
sonra tahta kapandığında spk'ya beddua ederse, patrona küfür ederse hiç göz yaşlarına falan aldırış etmeden alacağınız dersi alın ve kendi işinize bakın.
bu gibi arkadaşlara üzülmek için zamanımız maalesef yok.
Allah yardımcın olsun demeniz kafidir.

eylül-ekim dönemi ve piyasalar

şimdi, eylül'de neler olacak bakalım mı birlikte?
* ilk yarısına kadar ağustos ayının gerçekleşme verileri açıklanacak. özellikle abd'den gelecek veriler olumlu mu, olumsuz mu olacak?
* ilk hafta başkan obama istihdam paketini açıklayacak.
* bir çok avrupa ülkeleri geri ödemeler yapacak, bunun için ortam tekrar borçlanmak için uygun olacak mı?
ayrıca ekim ayında bir çok ekonomik göstergelerin bozulma ihtimali var, mevsimsellik etkisinden dolayı.

evet, fed'den gelecek açıklamalar piyasaları tatmin etmezse; avrupa'dan gelecek mesajlar beklenileni vermezse; açıklanacak veriler ekseriyetle olumsuz olursa bu durumda biliniz ki ağustos ayının ilk haftalarında yaşadığımız sert satış dalgasının benzeriyle karşılaşacağız demektir.
eğer tüm bunların aksine, piyasalara umut dolu haberler sağanağı yaparsa bu sefer de kayıpşar telafi edilmeye çalışılacaktır.

sizler hangi beklentiyle hareket ediyorsunuz, işte strateji burada ortaya çıkar. çünkü biliyoruz ki her yeni yükseliş dalgasını satış fırsatı görenlerle, her düşüş dalgasını alım fırsatı görenler arasındaki rekabet hala devam ediyor. her ne kadar ilk grup daha etkin görünse de.

bu yüzden stratejinizi buna göre gözden geçirmekte fayda var.
olumsuz yatırımcılar, yükseliş dalgasını fırsat görüp portföyünü boşaltarak daha diplerden alım için pusuya yatabilirler. mesela bu bir strateji. tam tersi de doğrudur...

küresel banka sermaye artırımları

o halde şunu söyleyelim. küresel anlamda bankaların piyasa değerleri defter değerlerinin neredeyse 1/3'üne kadar düşmüş durumda.
bu iki şekilde açılır. ya banka hisselerine alım gelecek ve normal değerine ulaşacaklar, en azından defter değerlerine.
yahut da bankalar sermaye artırımına gitmek zorunda kalacaklar.
şu an için avrupa bunun üzerine kafa yoruyor.
bedelli yahut bedelsiz. kanlı ya da kansız. orasını bilemem...

banka hisseleri/küresel borsa çöküş ilişkisi

ne demiştik?
krizler bankaların gediklerinin kapatılmasıyla sonlandırılmaya çalışılmıştı.
yani küresel krizi banka ve finans kurumlarının berbat durumu yaratmıştı.

peki bu güven bunalımı bitti mi? hayır... dünyada eğer hisse senedi piyasaları çöküyorsa bunun bir numaralı nedeni banka hisselerinden toplu kaçıştır. çünkü bu sorun hala devam edeceğe benziyor. kötü durumdaki bankalar daha büyük bankalara bağlandığında bu iyi ve büyük bankaların da (bofa gibi) finansal yapısını berbat derecede etkiledi.

işte yatırımcılar bu gerçeği gördü. yalnızca türkiye'de değil, bir çok ülkede banka hisseleri lokomotif görevi görmekte. o halde şunları dikkate alalım:

1) piyasalar nasıl ki banka hisseleriyle çöktüyse yine onlarla ralliye geçebilirler. o halde ilk düşen ve yükselen banka hisseleri olacaktır. (küresel çapta) bu durumda güven sorunu aşılıncaya dek banka hisselerinden uzak durmak mantıklı.
2) mali yapıları çok kuvvetli olan bankalar da bu panikten nasibini almakta ve defter değerlerinin çok altına inmektedirler. bu aslında bir fırsat kapısıdır. bu bankalar takip edilip, yeni bir fırsat için pusuda beklenmelidir.

krizin yeni boyutu.

2008 krizini neden yaşadık?
likidite sorunu yüzünden. tıpkı 2001 türkiye krizinde olduğu gibi öyle çok güven bunalımı yaşandı ki, bankalar kendi aralarında borç vermemeye başladı ve sonrasında çöküşler gerçekleşti.
peki 2001'de türkiye ne yaptı. demirbank gibi çok hazin batış öyküleri olan ve yabancı bankalar türkiye'ye gelsin diye onlara peşkeş çekilenler hariç (ki öyle vatanı satıyorlar, topraklarımız peşkeş çekiliyor teranelerini atan bir adam değilimdir. imf hepimizin kanını emdi gibisinden popülist söylemlere de yer vermem düşünce dünyamda. hiçbir şey anlatıldığı gibi değil. ama bu konuda eşekş çekildi diyorsam bir bildiğim vardır.) sermayesi bozuk, kendi şirketlerine kredi aktararak üçkağıtçılık yapan değersiz tüm bankaların batmasına izin verdi. güçlü bir mali yapı kuruldu, 2008 krizi de bir şekilde atlatıldı.
abd ne yaptı? bankaları kendi kurtartı, bir kaçı hariç batmasına izin vermedi. şimdi ne oldu peki? tekrar dip ihtimali...

bakınız ilk kriz likidite sorunuydu. hükümetler bankaları fonladı ve konu kapandı. (türkiye'nin yıllar önce yaptığı hataları, beceriksizliği, yoksulluğu aynen avrupa ve abd yapıyor. o yüzden de onlar itibarını kaybederken biz itibar kazanıyoruz. ayrıca avrupa kanadında feci derecede lider eksiği hissediliyor. tüm hareketleri bizdeki koalisyon dönemlerini hatırlatıyor)
peki şimdiki kriz ne? hükümetler bankaları fonlayalım derken o kadar büyük kamu açığı oluşturdular ki şimdi bunu kapatamıyorlar. ilk krizi para basarak aşan ülkelerin elinde şimdi hangi koz var?
büyümek dışında sıfır...
işte büyüme gerçekleşmezse o zaman çöküşler başlayacak.
çünkü büyüme olmazsa bu delikler kapanmayacak.
küresel durgunluk riski o yüzden bu kadar korkutucu... 

altın

altın için yükselişler kimi zaman mevsimsel kimi zaman da spekülatif olabiliyor.
yalnız bu seneki yükselişleri her ikisiyle de karıştırmamak lazım. bu yükselişe balon dersek o zaman dünyadaki korku, panik, endişe halini ve durgunluk riskini göz ardı etmiş oluruz. altın şu an ülkelerin ve hatta büyük yatırımcıların ve hatta hatta bireysel yatırımcıların büyük çöküş beklentisi nedeniyle paralarının değerini korumak için sığındıkları güvenilir bir liman.

ancak her yükselişin mutlak surette düşüşleri olacaktır.

düşüş ise isviçre frankı'na benzer şartlarda gerçekleşecektir.
altının değerini yitirmesi için kanaatimce üç önemli koşul vardır:
1) krizdeki ülkeler borçlarını ödeyebilmek için ellerindeki altın stoğunu eritir ve likiditeye geçerlerse bu durumda piyasaya olan arz aratacağından ülke para birimlerinin değeri artar, altın düşüşe geçer. bunun için tonlarca miktardan bahsediyorum. (bu konuşuluyor)
2) yeni bir altın rezervi bulunur ve işlenerek piyasaya sürülürse. bu durumda da arz artacağından değerinde düşme olur.
3) dünyadaki küresel resesyon beklentilerinin aksine avrupa ve abd sorunların üzerine etkin bir şekilde gider, olumlu haberler bormbardımanına tutulur ve 2008 krizinin tamamen bittiğine dair sinyaller alırsak.

ki üçüncü şık en olası ancak ne zaman gelir yahut da yeni bir dip görmeden gelir mi bilemeyiz.

bu durumda altının düşüp artacağına dair beklentilerinizi yukarıdaki gelişmeleri göz önüne alarak belirleyebilirsiniz.

bunun için önemli sinyallerden birisi de riskli piyasalardır. eğer borsalar artıyor, ralliler görülüyorsa risk iştahı artıyor demektir, bu durumda da yine altın fiyatı düşebilir.

er ya da geç, bugün ya da bir yıl sonra 2000 dolarları şu an için zorlayan ve %33 değer kazanan, değerli metaller düzeyinde en uzun ralliye sahip olan altın 2500 doları da görebilir evet. ancak dediğim gibi bir gün gelecek ve çok sert düşüşlerle normale dönecektir.

bir not: türkiye'deki altın fiyatlarının yükseliş ve düşüşü salt yukarıdaki etkenlere bağlı değildir, bunun için doların fiyatı da çok önemlidir. türkiye'de altın fiyatlarının nasıl hesaplandığını bir ara paylaşayım sizinle.