kredi derecelendirme kuruluşları

2008 krizinde en büyük darbeyi alanlardan birisi de bildiğiniz gibi kredi derecelendirme kuruluşlarıdır. nitekim en üst not verdikleri bir çok kuruluş ya batmış ya da kamulaştırılmıştır. ayrıca ülkelere verdikleri notların da ne kadar nesnel olduğunu yaşanan ekonomik bunalımla birlikte görmüş olduk.

bir defa abd ve fransa not düşümünü hak ediyorlar mı? bence şu anki kriterlere göre sonuna kadar hak ediyorlar. bırakın bunu bugün en baba avrupa birliği ülkesi bile bir çok kabul edilme kriterini dahi tutturamamaktadır, maastricht anlaşmasında geçen bir çok kriterin çok uzağındadır. ancak dünyanın geri kalan ülkelerine göre kıyaslanırsa elbette en üst seviyelerde olmayı hak etmektedirler. almanya hiç kuşkusuz fransa'dan daha iyi bir durumdadır.

ancak s&p kesinlikle ve kesinlikle bozulan imajını düzeltme çabasıyla, artık son kozlarını oynayarak bu adımları atmaktadır. tek kaygısı, dokunulamaz denilen ülkelere nesnel davrandığını göstererek aslında nasıl da objektif bir kurum olduğunu kanıtlama çabasındadır. moody's yahut da fitch bu kadar cesur olamamaktadır.

sizlere şunu belirteyim çok kısa sürede olmasa da s&p'nin başı kesinlikle derde girecektir. abd bunu affetmeyecek ve manipülasyon yaptığı iddiasıyla ofislerini basacak, yüksek vergi cezaları kesecek, bu kurumu ve yetkililerini tarumar edecektir.(tabi eğer şu anki iktidarı yıpratmak için tetikçi olarak kullanılmıyorsa ve onu kullananlar iktidar olmazsa. aksi takdirde ödülü s&p alır) diğer iki kurumu ise ödüllendirecektir. avrupa her üç kurumun da amerikan çıkarlarını koruduğunu iddia ettiğinden avrupa merkezli yeni bir kredi değerlendirme kuruluşu kuracak ve diğer kurumları kayda almayacağını belirtecektir. bu konuda abd ile yürütülecek müzakereler de önemlidir zira bırakın amerikan çıkarlarını bir amerikan kuruluşunun korumasını, avrupa dahi şu an abd'nin çıkarlarına hizmet etmek için gönüllü olacaktır zira onun çöküşü demek kendilerinin çöküşü anlamına gelecektir.

ve'lhasıl kelam:

sonuçta sırf borsa düşüyor diye s&p fevri hareket etti demiyorum, not indiriminde sonuna kadar haklıdır.

ancak bunu kendini kanıtlama adına yapmıştır, yaparken tek derdi nesnelliğini kanıtlama çabasıdır, o yüzden de doğru yerde ve zamanda hareket etmemektedir. 2008 yılından önce bu kadar objektif olabilseydi, dünya o bunalımı hiç yaşamıyor olabilirdi.

üstelik yüzyılın en büyük dolandırıcılık hikayelerinden enron'un batışında arthur andersen denetleme kuruluşu yetkililerinin üçkağıtçılarla nasıl el ele verdiğini, muhasebe kayıtlarıyla nasıl oynadığı da herkesin hafızasında taze yer etmektedir. bu kuruluşlar gırtlağına kadar çamurun içindedir. sadece şu an küresel anlamda vuku bulan bir boşluğu köklü geçmişleri nedeniyle doldurmaktadırlar.